AJANDA 2030

Murat ADITATAR [1]

Son dönemlerde sıkça gündeme gelen veya getirilen bir kavram var. “Ajanda 2030” olarak tanımlanıyor. Başlangıcı 1990’lara dayanıyor. Ancak pandemi (salgın) ile daha fazla kullanılmaya başlandı. 2020 Ekim ayı sonunda ekranlara çıkan Kanada Başbakanı Justin Trudeau “Pandemi bize reset (sıfırdan, yeniden başlama) için yol açtı. Yeni bir ekonomik sistemi kurma çabalarımız için bu büyük bir fırsattır. Ajanda 2030, Sürdürülebilir Gelişimler ve Sürdürülebilir Gelişme Hedefleri için gayret sarf edeceğiz’’ dedi.

Dünya Ekonomik Forumu Kurucusu Prof. Klaus Schwab 2020 yılı mayıs ayında, İsviçre Davos’ta “Büyük Reset”i tanıtarak Prens Charles’ı kürsüye davet etti. “Büyük Reset”in neden gerekli olduğunu anlatan Prens Charles, küresel iklim değişikliğinin gıda üretiminde azalmaya yol açacağını, artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için kaynakların doğru kullanımının şart olduğunu bunun için de yeniden yapılanmanın gerekliliğini dile getirdi.  (Video linki:  Prince Charles speaks at the World Economic Forum | LIVE )

Dünya Ekonomik Forumu’na sıkça katılan Homo Sapiens ve Homo Deus yazarı Prof. Yuval Noah Harari’nin ilgi çeken sunumunu Bloomberg TV’ye röportaj veren Dünya Ekonomik Forumu kıdemli danışmanı Cüneyd Zapsu detaylarıyla anlattı.  (Video linki: https://youtu.be/4EDORSxv4CI)  Harari, yakın gelecekte dünyayı nelerin beklediğini, nasıl olması gerektiğini sunumlarında anlatmış. 15-20 sene sonra yeni ve bambaşka bir insanlığın başlayacağını, insanların bağımsız yaşayamayacağını belirten Harari, biyoteknoloji alanında geniş veri ağına sahip küçük elit bir grubun bütün dünyayı yönetebileceğini iddia etmiş. Öngörülerinde daha da ileri gidip biyometrik sensörler aracılığıyla beyin kontrolü sağlanacağını iki örnek üzerinden açıklamış. İsrail’in Batı Şeria’da sadece insan değil her türlü canlıyı kontrol ettiğini söyleyen Harari, Çin’in de konuyla ilgili ciddi yatırımlar yaptığını, bazı kentlerde pilot uygulamaların hayata geçirildiğini vurgulamış.

Özellikle Harari’nin konuşması günümüzde yaşanılanlar göz önüne alınırsa dikkat çekici. Ajanda 2030 ile yapılmak istenen, Harari’nin sözünü ettiği tam kontrol olabilir mi? Elon Musk’ın Stratosfer’e yerleştirmeye başladığı ve 2026 yılına kadar  42.000 adedi bulacak uyduların yeryüzündeki her noktayı gözetleyebileceği düşünülürse İsrail ve Çin’deki uygulamaların tüm dünyada yapılabilirliliği olası görünüyor.

Milenyum Kalkınma Hedefleri

Esasen bu kavram yeni değil. Birleşmiş Milletler 2000 yılında “Binyıl Kalkınma Hedefleri” ilan etmişti. 193 ülke ve 23 uluslararası şirket bu hedeflerin gerçekleştirilmesi doğrultusunda yardım etmek için söz vermişti. “Binyıl” ya da bir diğer ifadeyle “Milenyum Kalkınma Hedefleri”nin 2015 itibarıyla tamamlanması öngörülmüştü.

Binyıl Kalkınma Hedefleri sekiz başlıktan oluşuyordu:

1: Aşırı Yoksulluğu ve Açlığı Ortadan Kaldırmak

2: Herkes için Evrensel İlköğretim Sağlamak

3: Cinsiyet Eşitliğini Teşvik Etmek ve Kadınların Güçlendirilmesini Sağlamak

4: Çocuk Ölümlerini Azaltmak

5: Anne Sağlığını İyileştirmek

6: HIV/AIDS, Sıtma ve Diğer Hastalıklarla Mücadele

7: Çevresel Sürdürülebilirliğin Sağlanması

8: Küresel Ortaklık.

Çeşitli ülkelerde hedeflerin gerçekleştirilmesi için yasalar çıkarıldı. İstanbul Sözleşmesi buna bir örnek oluşturmaktadır. Ayrıca Türkiye’de cinsiyet eşitliği adına orta öğretim kurumlarında on ilde seçilen pilot okul öğretmenleri ile toplantılar düzenlendi. Müfredat içine konunun yerleştirilmesi çalışmaları yapıldı. Çalıştığım okulda görevlendirilen bir öğretmen olarak bu faaliyetlere katılmıştım. Ancak hedeflerin gerçekleşmesi beklenen düzeyde olmadı.

Bunun üzerine “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları” diğer bir deyişle Küresel Amaçlar, Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne eklemlendi. Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülke tarafından yoksulluğu ortadan kaldırmak, dünya gezegenini korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak üzere 2030 sonuna kadar ulaşılması için 17 amaç belirlendi ve anlaşma Ocak 2016’da yürürlüğe girdi. Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne iklim değişikliği, ekonomik eşitsizlik, yenilikçilik, sürdürülebilir tüketim, barış ve adalet gibi yeni kavramlar eklendi.  Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın hedefi 2030 olarak belirlendi. 2020-2030 yılları arası ise “Eylem On Yılı” olarak adlandırıldı.

Dünya Ekonomik Forumu Videosu

Konuyla ilgili dikkat çeken başka önemli paylaşım ise Dünya Ekonomik Forumu’nun 2016 yılında yayımladığı “AJANDA 2030’’ başlıklı video. Videoda 2030 yılına kadar gerçekleşmesi planlanan hedefler maddeler halinde anlatılıyor. Oldukça ilginç ifadeler bulunan maddelere bakılırsa pandemi sürecinde zorunlu olarak içine girdiğimiz bir dünya modeli hazırlanmak isteniyor. (Videonun linki:  World Economic Forum: “You’ll own nothing, and you’ll be happy” (While Oligarchs Own Everything)

1-Hiçbir şeye sahip olmayacaksınız ve mutlu olacaksınız. Ne isterseniz kiralayacaksınız ve bunlar size dronlarla teslim edilecek.  Hiçbir şeye sahip olmadan mutlu olmak! Bu madde Dünya üzerinde özel mülkiyetin kalkması anlamına mı geliyor? İnsanların her şeyi ‘’KİMDEN’’ kiralayacağı belirtilmiyor. Bir üst kurul mu olacak? Hayatımıza girmeye başlayan dronların kurye görevini üstlenmesi yakın zamanda gerçekleşebilir.

2- ABD dünyanın süper gücü olmayacak, başka ülkeler de egemen olacak.  ABD’nin dünya üzerindeki hakimiyetinin biteceği öngörülüyor. Tek kutuplu dünyanın biteceği iması yapılıyor. Videoda Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelerin bayrakları görünüyor.

3-Organ veya donör beklerken kimse ölmeyecek. Organ nakledilmeyecek, 3D print (yazıcı) ile organik dokular kullanılarak yenileri yapılacak. Teknolojinin tıbba etkisi, katkısı sürekli artıyor. Ancak bu uygulamanın hayata geçmesi demek bir anlamda ölümsüzlüğe ulaşmak anlamına geliyor. 

4-Şu ankinden çok daha az et yiyeceksiniz, bu sizin tercihiniz olacak. Çevre ve sağlığınız için. Bu maddede özellikle büyükbaş hayvanların çok fazla sera gazı üretmeleri nedeniyle, alternatif protein kaynakları oluşturulacağı vurgulanıyor. Yapay et kavramı günümüzde konuşulmaya başlandı.

5-İklim değişikliği yüzünden 1 Milyar insan göç edecek. Mültecileri iyilikle karşılamak ve onları entegre etmek için gayret göstermeliyiz. İklim değişikliğinin kuraklığa ve su sorununa yol açacağı felaketlerin büyük nüfus hareketlerine yol açacağı bekleniyor. Dünya nüfusu şu anda 7,8 milyar. Bir milyar insanın göç etmesi, dünya demografik yapısının büyük ölçüde değişmesi ve kaotik bir dünya anlamına geliyor. 

6-Çevreyi kirletenler yani fabrikalar CO (Karbonmonoksit) vergisi ödeyecek. Karbonun küresel bir bedeli olacak. Bu yüzden fosil yakıtlar tarihe karışacak. Yürürlüğe konulan “The Green New Deal” (Yeşil Yeni Anlaşma) iklim krizinin nasıl çözüleceğine dair çözümleri içeriyor. Fosil yakıtların yerini alacak temiz alternatif enerji kaynaklarının kullanımını teşvik etmek hedefleniyor.

7-Mars’a gitmek için hazırlanabilirsiniz. Bilim insanları sizleri uzayda sağlıklı tutmanın yolunu bulmuş olacak. Uzay yolculuğu için teknolojik gelişmelerin hızlandığı vurgusu yapılıyor. Mars’ta koloni oluşturulacağı belirtiliyor.

8-Batılı değerler kırılma noktasına gelinceye kadar test edilmiş olacak. Demokrasinin temelini oluşturan kuvvetler ayrılığı ilkesi unutulmamalı… İnsan hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik batılı değerlerin kırılması hangi anlama geliyor? Kuvvetler ayrılığının ortadan kalkması otokratik yönetimlerin ortaya çıkması demek. Pandemi sürecinde ülkelerin baskıcı yöntemlerine tanık olduk. Hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı süreçler yaşandı. Kastedilen bu olabilir mi?

Ütopya Mı Distopya Mı?

Ajanda 2030 başlığı altında belirlenen hedefler bir anlamda ütopik bir dünya beklentisini sunuyor. Ancak planlanan değişikliklerin masumiyeti tartışmaya açıktır. Sürdürülebilir bir dünya hedeflenirken tüm dünyanın küçük bir zümrenin kontrolünde olacağı iddiası da düşündürücü ve kafalarda soru işaretleri oluşturuyor. Dünya Ekonomik Forumu’nda konuşulan ve hedeflenen bu projelerin nasıl gerçekleşeceği de başka bir soru. Yaklaşık 100 trilyon dolara mal olacak projelerden söz ediliyor ve bu projelerle dünyanın yeniden şekillendirileceği ifade ediliyor. Pandemi ile birlikte başta ABD olmak üzere ülkelerin çoğu karşılıksız para bastı. Bugüne dek basılan para miktarı 10 trilyon doları geçmedi. Bu denli yüksek kaynağın nereden ve nasıl karşılanacağı açıklanmıyor.

Olağanüstü zamanlardan geçiyoruz. Son iki yılda yaşadıklarımızı 2018 yılında birileri söyleseydi “komplo teorisi” veya “distopya” olarak tanımlardık.

Ajandaya bakılırsa dünyayı daha büyük felaketler ve değişimler bekliyor. Küresel boyutta yaşanacak afetlerin yaratacağı nüfus hareketlerinden söz ediliyor. Tüm bunlar insan ve dünyanın kritik bir eşikten geçtiğine işaret ediyor. Ajanda 2030 hedefleri Dünya’yı yeniden dizayn etme projesi ve Dünya’nın bu dizayna nasıl tepki vereceğini önümüzdeki 9 yıllık süreçte hep birlikte yaşayarak göreceğiz.

 

Kaynakça

www.surdurulebilirkalkinma.gov.tr/amaclari/acligi-bitirmek/

www.unesco.org.tr/Pages/108/219/S%C3%BCrd%C3%BCr%C3%BClebilir-Kalk%C4%B1nma-2030-Hedefleri-%C4%B0htisas-Komitesi

www.sivildusun.net/bm-surdurulebilir-kalkinma-icin-2030-gundemi-nelerden-olusuyor/

www.unsdsn.boun.edu.tr/2020-surdurulebilir-kalkinma-raporu/

 

[1] Emekli Coğrafya Öğretmeni