DEPREM OKURYAZARLIĞI

Dr. Ufuk SÖZCÜ [1]

Oluşum nedenlerine göre depremlerin tektonik, volkanik ve çöküntü depremler olarak üç türü bulunmaktadır. Bunlar arasında en fazla etki alanına sahip olanı tektonik depremler olduğu için bu yazıda tektonik depremlere odaklanılmıştır. Depremler insanları ve yaşam alanlarını olumsuz yönde etkileyen doğal olaylardır. Bu haliyle doğal tehlike olarak nitelendirilebilen depremler bir insan yerleşmesi üzerinde meydana gelerek can ve mal kayıplarına neden olursa afet haline dönüşebilmektedir. Açıkçası depremin afet haline dönüşmesinde olayın kendisinden ziyade aniden ortaya çıkardığı sonuç etkili olmaktadır.

Depremler mantodaki konveksiyonel akımların etkisiyle litosferde bulunan plakaların hareketleri sonucu oluşan enerji boşalımı şeklinde tanımlanabilir. Depremler litosferin zayıf noktalarında, levha sınırlarında ve doğal olarak fay hatlarında yaygın olarak gerçekleşir. Türkiye jeolojik yaşı ve oluşum koşulları gereği depremlerin sıkça yaşandığı bir arazi üzerinde yer almaktadır.  Şekil 1 Türkiye’deki diri fay hatlarının dağılışını göstermektedir.

Şekil 1. Türkiye Diri Fay Haritası (5)

Şekil 1’deki haritada görüldüğü gibi Türkiye arazisinin çok büyük bir kısmı deprem riski altında bulunmaktadır. Türkiye’de üç ana fay hattı (DAF, KAF, BAF) ve bağlantılı fay hatları bulunmaktadır. Türkiye’de 1960-2014 periyodunda meydana gelen doğal afetlerin % 15.4’ünü depremler oluşturmaktadır (1). Eski dünya karalarının ortasında yer alan Akdeniz deprem kuşağında yer alan Türkiye arazisi yakın jeolojik geçmişte kırıklarla parçalanmış olup yerkabuğunun yapısal özelliklerine bağlı olarak farklı şiddet ve sıklıkta depremlere maruz kalmaktadır (2). AFAD verilerine göre Türkiye doğal afetler bakımından dünyada riskli ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye’de 1900-2017 yılları arasında 210 deprem (6.0 ve daha büyük) yaşanmıştır. Buna göre, en etkin deprem kuşaklarından birisi olan Akdeniz-Alp-Himalaya kuşağında bulunan Türkiye’de ortalama her 5 yılda bir geniş çapta can ve mal kaybına neden olan büyük deprem meydana gelmektedir. Bu depremlerde 86 bin 802 kişi hayatını kaybetti, 597 bin 865 konut ağır hasar görmüştür (3). En fazla can kaybına neden olan bazı depremler Tablo 1’de gösterilmektedir.

Deprem Yeri

Tarihi

Büyüklük

Ölü Sayısı

Hakkâri

1930

7.2

2514

Erzincan

1939

7.9

32962

Niksar-Erbaa

1942

7.0

3000

Hendek

1943

6.6

336

Tosya-Lâdik

1943

7.2

2824

Bolu- Gerede

1944

7.2

3959

Varto

1966

6.9

2394

Gediz

1970

7.2

1086

Bingöl

1971

6.7

878

Lice

1975

6.9

2385

Çaldıran

1976

7.2

3840

Erzurum

1983

6.8

1155

Erzincan

1992

6.8

653

Kocaeli

1999

7.4

17479

Düzce

1999

7.2

760

Erciş

2011

7.2

600

Tablo 1. Türkiye’de En Fazla Can Kaybına Neden Olan Depremler

 

Tablo 1 incelendiğinde Türkiye’de yılı ve yeri farklı olmak kaydıyla önemli sayıda can kaybı doğuran depremlerin yaşandığı görülmektedir. Depremin şiddeti üzerinde arazinin jeolojik yapısı, binaların direnç durumu, ülkelerin gelişmişlik düzeyi, bireylerin deprem bilinci gibi hem doğal hem de beşeri faktörler etkili olmaktadır (4).

Ortaya çıkan veriler neticesinde depremlerin can kaybının yanında ekonomik, sosyolojik ve psikolojik sorunlar doğurduğu da yadsınamaz bir gerçektir. Cumhuriyet tarihi boyunca 1930’dan bugüne binlerce insan depremler sonucu hayatını kaybederken, binalar, sanayi tesisleri köprü ve tüneller gibi pek çok alt ve üst yapı unsurları da zarar görmüştür. Şu anki teknoloji ile depremleri önceden tahmin etmek imkânsız görünmektedir. Ancak depremlerin zararlarını önleme, depreme hazırlık, müdahale ve iyileştirme çalışmaları yapılabilir (4). Bunun gerçekleşebilmesi de genç neslin eğitilmesi gerekmektedir. Deprem okuryazarı bireylerin yetiştirilmesi bu noktada önem arz etmektedir. Okuryazarlıkla ilgili geçmişten günümüze farklı tanımlamalar yapılmıştır. Farklı tanımlamaların yanı sıra okuryazarlık hakkındaki bakış açısında da önemli değişimler yaşanmıştır. Türk Dil Kurumu sözlüğünde okuması yazması olan, öğrenim görmüş kimse olarak tanımlanan okuryazarlık terimi günümüzde boyut ve kapsam değiştirmiş şekilde karşımıza çıkmaktadır.

Deprem okuryazarlığı bireyin depremin önlenmesi, depreme hazırlık ve müdahale ile deprem sonrası iyileştirme faaliyetleri bağlamında doğru kararlar vermesini ve kurallara uymasını sağlayacak bilgi, tutum ve davranışlara sahip olmasıdır. Deprem okuryazarlığı, deprem uzmanı olmaktan ziyade depreme ait temel bilgi, tutum ve davranışlara sahip olma anlamına gelmektedir. Üç boyutu olan deprem okuryazarlığının ilk boyutunu depremlere yönelik bilgi oluşturmaktadır. Bilgi boyutuna sahip olmak deprem okuryazarlığının temelini oluşturmakla birlikte bu bilginin ikinci boyut olan tutum boyutuna geçmesi önemlidir.

Bir konuya karşı istekli, arzulu olma anlamına gelen ve değişmesi zor olan tutumlar, deprem okuryazarlığının ikinci boyutunu oluşturmaktadır. Son ve en önemli boyut da davranış boyutudur. Birey sahip olduğu deprem bilgisini ve geliştirdiği tutumu davranışa dönüştürmesi gerekmektedir.

Modern afet yönetimi sistemi afet öncesi, sırası ve sonrasında doğru kararlar vererek süreci sağlıklı bir şekilde yürütmeyi içermektedir. Şekil 2’de modern afet yönetimi gösterilmektedir.

Şekil 2. Modern afet yönetimi (6)

Modern afet yönetimi risk ve kriz yönetimi olmak üzere iki ana aşamadan oluşmaktadır. Risk yönetimi zarar azaltma, önleme ile hazırlık; kriz yönetimi müdahale ve iyileştirme basamaklarından ibarettir. Modern afet yönetimi ile deprem okuryazarlığı arasında bağlantı kurarak aşağıdaki bir örnek verilebilir.

Deprem bilgisi:

Depreme ait bilgi (Depremin nasıl meydana geldiğini bilir. Örnek: Fay hatlarının geçtiği yerlerde riski fazladır.)

Önleme faaliyetlerine ait bilgi (Deprem meydana gelmeden önce alınması gereken tedbirleri bilir. Örnek: Tehlike avının nasıl yapılacağını bilir.)

Hazırlık faaliyetlerine ait bilgi (Deprem riskine karşı yapılması gerekenleri bilir. Örnek:  Deprem öncesinde evinde yapılması gerekenler konusunda bilgi sahibidir.)

Müdahale-katılım faaliyetlerine ait bilgi (Deprem sonrasında yapılması gerekenleri bilir. Örnek: Deprem sonrası hasarlı binalara girilmeyeceğini bilir.)

Depreme yönelik tutumu:

Önleme faaliyetlerine karşı tutum (Depremi önlemek için yapılması gerekenlerin farkındadır. Örnek: Dolgu arazilerde yapılan evleri satın almaya istekli olmaz.)

Hazırlık faaliyetlerine karşı tutum (Deprem riskine karşı yapılması gerekenleri önemser. Örnek:  Evini depreme karşı sigortalatmayı kendine iş edinir.)

Müdahale-katılım faaliyetlerine karşı tutum (Deprem sonrasında yapılması gerekenleri benimser. Örnek: Yetkililerin uyarılarını benimser.)

Depreme yönelik davranış:

Önleme faaliyetlerine karşı (Deprem riski için yapılması gerekenleri uygular. Örnek: Dolgu arazilerde yapılan evlerden satın almaz.)

Hazırlık faaliyetlerine karşı (Depreme hazır olmasını sağlayacak davranışlarda bulunur. Örnek:  Evinde devrilme riski olan eşyaları sabitler.)

Müdahale-katılım faaliyetlerine karşı (Deprem sonrasında yapılması gerekenleri uygular. Örnek: Deprem sonrası hasarlı binalara girmez.)

Deprem okuryazarlığı bireylerin bulundukları eğitim seviyesinden ya da sahip oldukları mesleklerden bağımsız olarak her bireyin sahip olması gereken bir okuryazarlıktır. Deprem okuryazarı bir müteahhit kadar deprem okuryazarı bir öğretmen veya üst düzey yöneticilerin bulunması çok önemlidir. Bu nedenle ‘Deprem ülkesi’ şeklinde nitelendirilen ülkemizde deprem okuryazarlığı konusunun gündemde tutulmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz.

YARARLANILAN ve ÖNERİLEN KAYNAKLAR 

  1. Koç, G. ve Thieken, A. H., ‘Societal and economic impacts of flood hazards in Turkey–An Overview’. In E3S Web of Conferences (Vol. 7, p. 05012). EDP Sciences, 2016.
  2. Erinç, S. ‘Jeomorfoloji I ‘ (Güncelleştirenler: Ertek, A. ve Güneysu, C.) Güncelleştirilmiş 5. Basım. İstanbul: Der Yayınları, 2000.
  3. AFAD. ‘Türkiye’de afet yönetimi ve doğa kaynaklı afet istatistikleri. 17.08.2019 tarihinde https://www.afad.gov.tr adresinden erişilmiştir.
  4. Sözcü, U. Doğal afetler ve doğal afet okuryazarlığı. Pegem Akademi: Ankara, 2019.MTA. Türkiye diri fay haritası. 10.05.2018 tarihinde https://www.jmo.org.tr/resimler/ ekler/aac58e46db1fcb2_ek.jpg adresinden erişilmiştir, 2012.
  1. Davidson, J. ve M. C. Wong., Guidelines on integrating severe weather warnings into disaster risk management, 29.07.2017 tarihinde, http://www.wmo.ch/pages/prog/amp/pwsp/pdf/TD-1292.pdf adresinden ulaşılmıştır, 2005.
  2. İzbırak, R. Coğrafya terimleri sözlüğü. Ankara: Millî Eğitim Basımevi, 1992.
  3. İzbırak, R. Sistematik jeomorfoloji, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları. Ankara: Erol Ofset ve Matbaacılık, 1977.
  4. Kadıoğlu, M. Afet zararlarını azaltmanın temel ilkeleri. M. Kadıoğlu ve E. Özdamar (Ed.) içinde, Modern, Bütünleşik Afet Yönetimin Temel İlkeleri (s. 1-34), JICA Türkiye Ofisi Yayınları No: 2, Ankara, 2008.
  5. Özey, R. Afetler coğrafyası, İkinci Baskı, İstanbul: Aktif yayınevi, 2011.
  6. Şahin, C. ve Sipahioğlu, Ş. Doğal afetler ve Türkiye, Genişletilmiş 2. Baskı, Ankara: Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, 2003.
  7. Güneş, F. Okur-yazarlık kavramı ve düzeyleri. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi27(2), 499-507, 1994.

 

[1] Kastamonu Fen Lisesi Coğrafya Öğretmeni