MİTOLOJİDE COĞRAFYANIN İZLERİ

Yeşim AKÇAKAYA [1]

Coğrafya ve kültür, insan yaşamının başlangıcından beri toplulukların yaşayış şekillerini belirleyen önemli etkenlerden olmuştur. Coğrafya kullanıma mevcut kaynak ve yaşam alanlarında belirleyici olurken, kültür, toplumun inançlarını, geleneklerini ve değer yargılarını oluşturmuştur. Bazen kültür coğrafyaya bağlı olarak oluşmuş, bazen de coğrafya kültürlerin özelliklerine bağlı olarak değerlendirilmiştir. Birbirini bu derece ilgilendiren bu iki kavram zamanla kaçınılmaz bir şekilde iç içe geçerek farklı toplumların kültürlerinin en eski parçalarını oluşturan mitlerde ve efsanelerde coğrafyaya dair ve ancak belirli coğrafi koşullarla açıklanabilecek birçok fenomenin oluşmasıyla sonuçlanmıştır.Antik Yunan’dan günümüze bu mit-coğrafya ilişkisi araştırılmış ve coğrafya ile insan kültürü arasında bağlayan yadsınamayacak bağlar ortaya çıkmıştır.

Coğrafya, toplumların geçmişten günümüze oluşturdukları ortak kültürel birikime etki etmiştir ve bu etki farklı kültürlerin mitolojik figür, efsane ve mitlerine yansımıştır.

Gökkuşağı Yılanı

Görsel-1: Aborjin efsanelerinin birçoğunda, Yurlungur ya da Wollunqua adlı Gökkuşağı Yılanıyla ilgili hikayeler yer alıyor. Bu yılan, Avustralya’nın en değerli kaynaklarından suya hükmetmesinden dolayı, en önemli Düş Zamanı varlıklarından biri sayılıyor. Düş Zamanı sırasında sudan çıktığı düşünülüyor ve Aborjinler için bereketi simgeliyor.

Aborjinler, Avustralya karasında yaklaşık 50.000 yıldır varolmuş bir topluluktur. Kültürünün mitleri 10.000 yıl öncesine giden bu toplumda mitler çok kez coğrafyanın farklı özelliklerini açıklamak için kullanılmış, hatta zaman zaman günümüz bilim insanlarını şaşırtacak derecede kesinlik göstermiştir. Bu mitlerde, kabilelerin yaşadığı bölgenin coğrafyasına göre değişim gösterse de tekrar tekrar karşımıza çıkan figür, Gökkuşağı Yılanı’dır. Figür, su, hayat ve yıkımla ilişkilendirilir. Yaratılış mitine göre” Düşzaman”, yani zamanın başlangıcında, Gökkuşağı Yılanı Avustralya karasını boydan boya sürünerek geçer ve dağları, vadileri, tepeleri ve dere yataklarını oluşturur. Daha sonra karaya su fışkırmasını sağlayarak gölleri, nehirleri, akarsu ve Avustralya’da “billabong” denen su deliklerini meydana getirir. Bununla birlikte hayat başlar ve Gökkuşağı Yılanı hayvanları ve bitkileri çağırır. Ayrıca farklı doğa olaylarını açıklamada da kullanılan bu figürün kızdırıldığında Avustralya’da sıkça görülen sellere ve fırtınalara neden olduğuna, gökkuşağı çıktığındaysa bir su deliğinden diğerine geçiş yaptığına inanılır.

Görsel-2: Avustralya mitolojisinde yer alan Gökkuşağı Yılanı’nın bir tasviri.

Bazı bölgelerdeki su deliklerinin hiç kurumamasının nedeni de buna bağlanır.Gökkuşağı Yılanı ile ilgili bir başka efsane de yılanın başlıca Avustralya’da yetişen bir tür olan Akasya ağacından çok fazla meyve yemesi sonucu kıtanın farklı yerlerine kusmasını konu alır. Yılanın kustuğu bu alanlarda 1957 yılı itibariyle Uranyum tespit edilmiş ve devlet tarafından maden haline getirilmiştir. Avustralya yerli halkı, insanlar için zehir anlamına gelen Uranyum ‘un bu kutsal alanlar tahrip edilerek çıkarılmasına karşı gelmeye çalışsa da devlet buna izin vermemiş fakat sonrasında yakındaki su kaynaklarının “hafif oranda kontamine” olduğunu açıklayarak endişeleri doğrulamıştır.

Maui’nin Balığı

Mitleri bulunduğu coğrafyaya bağlı oluşan bir başka kültür de Maori halkınınkidir. Güney Pasifik Okyanusu’ndaki Polinezya Adalarından akıntıları ve yıldızları yol gösterici olarak kullanarak Yeni Zelanda’ya gelen bu halk, başlangıçtan beri okyanus ve ada coğrafyasında yaşamını sürdürmüştür. Mit ve hikâyelerinde okyanus, yolculuk, ayrılık gibi temaların çoğunlukta olması,bu duruma bağlı oluşmuştur. Deniz tanrısı” Tangaroa” ve oğlu balıkların tanrısı “Ikere” olmak üzere okyanusa adanmış iki ayrı tanrının bulunması,ada konumunda bir kara parçasında yaşamaları sonucu okyanusun hayatlarındaki önemini gösterir. Ayrıca mitlerin en meşhur kahramanlarından olan Maui’ye gücünü veren aracın okyanusla yaşamda çokça kullanılan olta olması da bu duruma örnektir.

 Görsel-3: Günümüzde popüler bir dövme simgesi olan Maui’nin olta kancası illüstrasyonu.

Bir efsaneye göre bir gün yarı-tanrı Maui ve kardeşleri balığa çıkar. Kardeşleri kanoyu balıkla doldurur. Sıra Maui’ye geldiğinde özel oltasını dualar okuyarak suya atar ve çok geçmeden devasa bir av yakalar. Eve döndüklerinde kardeşleri onu kanoda beklerken Maui, halkından balığı taşımak için yardım istemeye gider fakat döndüğünde açgözlü kardeşlerinin balıktan parçalar kesip kendilerine ayırdıklarını görür. Neyse ki balık o kadar büyüktür ki, adadaki tüm canlılar içine sığabilirler. Bundan böyle Yeni Zelanda’nın Kuzey Adası bu büyük balık; dağlar, vadiler ve diğer yer şekilleri ise kardeşlerin kesip çıkardığı parçaların kanıtı olur. Bugün bile Kuzey Adası Maorilerce “Maui’nin Balığı” anlamına gelen “Te-Ika-a-Maui” olarak bilinir.

Pele’nin Gözyaşları

Görsel-4: Ateş tanrıçası Pele tasviri.

Hawaii Adaları, Pasifik Okyanusu’ndaki tektonik levhaların hareketiyle oluşan volkanik aktivite sonucu meydana gelmiştir. Bünyesinde birçok yanardağ ve volkanik yer şekli barındıran bu bölgenin ilk sakinleri de kültürlerine bu coğrafi özelliği çokça dâhil etmiştir. Ateş tanrıçası Pele, belki de en çok sevilen ve Adaları yere ateş çukurları kazarak yarattığına inanılan tanrıçadır. Mitler, adaların volkanik oluşumunun kronolojisi hakkında şaşırtıcı derecede isabetli ayrıntılara yer verirken Halemaumau Yanardağ’ının volkanik faaliyetleri sonucu oluşan şekilleri ateş tanrıçası Pele ile ilişkilendirmiştir. “Pele’nin Saçı” ve “Gözyaşları” olarak anılan bu volkanik cam türleri, lav baloncuklarının patlamasıyla sıcak lav damlaların etrafa saçılması ve havada ilerlerken soğuyarak ince uzun sırlı şeritler halinde yere düşmesiyle oluşur.

Görsel-5: Pele’nin gözyaşları.

İnce uzun, saç kalınlığına yakın kısma “Pele’nin Saçları” denirken genellikle bu şeritlerin ucunda bulunan, damla şeklinde soğuyan achnelit’lere “Pele’nin Gözyaşları” adı verilmiştir.

Alev nefesli Kimera

Renkliliğiyle yaratıcılığın sınırlarını zorlayan Yunan mitolojisinde de kökleri ancak coğrafyayla bilimsel olarak açıklanabilecek efsaneler bulunur. Bir efsane,Yunan kahraman Bellorophon’un Kral Lobates tarafından Kimera’yı öldürmek üzere görevlendirilmesini anlatır. Kimera, dişi bir aslanın gövdesine sahip, sırtından bir keçi başı çıkan,kuyruğu da bir yılan başıyla biten, ateş soluyan bir canavardır.

Görsel-6: Alev nefesli tanrı Kimera.

Kanatlı at Pegasus’un yardımıyla Kimera’yı yenen Bellerophon, onu günümüz Antalya’sında Yanartaş olarak bilinen bölgede, yerin altına gönderir. Bugün Yanartaş’a her yıl yüzlerce turist, bir yeraltı petrol haznesinden sızan doğalgazın kayaçlardaki çatlaklardan yüzeye çıkması ve oksijenle tepkimeye girerek yanması sonucu oluşan alevleri görmeye gelir. Efsaneye göre bu ateşlerin kaynağı uzun zaman önce toprağa gömülen Kimera’dan başkası değildir.Homeros’un aktardığı efsaneye göre Çıralı’daki kayalıklarda devam eden alevler Kimera’nın yerin yedi kat dibinden yüzeye püskürttükleridir.

Görsel-7: Olympos’un sönmeyen ateşi. Antalya, Kemer İlçesi, Çıralı köyü.

Yanartaş, Antalya’nın Kemer ilçesi Çıralı köyü yakınlarında küçük, tarihi ve turistik önemi olan doğal gaz kaynağı. Denize yakın manzaralı bir konumda yer alır, taşlar arasından çıkan alevler turistlerin ilgisini çekmektedir. İlk olimpiyat meşalesinin bu ateşle yakıldığı rivayet edilir.

Delfili Kâhin

Antik Yunan’da önemli yer etmiş başka bir figür de zamanının en güçlü kişilerinden olmayı başarmış Delfili kâhin kadındır. Apollon’un kâhinlerinden olan bu kadın, o dönemde yazılmış birkaç farklı kaynakta da anlatıldığı üzere, kendinden geçmiş bir şekilde, trans halinde kehanetlerini söyler, bu sırada Apollon’un onun bedenini kullanarak konuştuğuna inanılırdı. Daha sonra Hristiyanlarca İsa’nın gelişini haber ettiği kabul edilen Delfili kâhinin bu trans halinin nedeni, bölgede yeryüzündeki bir çatlaktan sızan metan gibi toksik gazların solunmasına bağlanmaktadır. Gazın solunması sinir hücrelerinde geçici tahribata neden olarak kişiyi trans halindeymiş gibi göstermektedir. Efsaneye göre ise Apollo Piton’u öldürdüğünde gövdesi bu çatlağa düşmüştür ve yüzeye sızan çürüyen cesetten çıkan dumanlardır. Kâhin kadın tasviri Tarih boyunca iç içe geçerek insan hayatına yön vermiş olan coğrafya ve kültür gerek Aborjin Avustralya mitlerinde gerek bin yıllar öncesine dayanan Maori efsanelerinde, gerekse Akdeniz hâkimi Antik Yunan mitolojisinde çoğu kez birbiriyle bağlantılı, hatta birbirine bağımlı olarak karşımıza çıkar. Toplumsal hafızanın en eski örnekleri ve hayal gücünün en güçlü yansımalarını oluşturan mitler aslında yalnızca hayal ürünü hikâyelerin ötesinde, ancak günümüzdeki bilimsel metotlarla açıklanabilen gerçek ve hayatın içinden durumların ele alınmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu nedenle coğrafya ve kültürün yadsınamaz birlikteliği ve birlikte incelenmesi hem bu iki kavramın ilişkisini hem de mit olarak bildiğimiz bu eski anlatıların aslında yalnızca uydurma hikâyelerden ibaret olmayarak doğrudan coğrafya ile ilişkili olduğunu açıkça ortaya koyar.

Görsel-8: John Collier’in 1891 yılına ait Delfli’li Kahin kadın tasviri

 

Kaynakça:

Selley, Richard, et al. “GEOMYTHOLOGY © Adrienne Mayor Enclopedia of Geology.” GEOMYTHOLOGY, Enclopedia of Geology, 2004.

Peck, Harry Thurson. “Harry Thurston Peck, Harpers Dictionary of Classical Antiquities (1898).” Henry George Liddell, Robert Scott, A Greek-English Lexicon.

“KHIMAIRA.” HERMES MYTHS 6 FAVOUR – Greek Mythology.

Talks, TEDx. YouTubeThe Myth of Aboriginal Stories Being Myths | Jacinta Koolmatrie.

National Geographic Society. “Rainbow Serpent.” National Geographic Society, National Geographic, 9 Nov. 2012.

Farnsworth, Clyde H. “Where the Sacred Serpent Rests, a Mine Intrudes.” The New York Times, The New York Times, 18 July 1997.

Munkachy, Alex. “The Impact of Geography on Ancient Mythology.” HubPages, HubPages, 6 July 2013.

VITALIANO, DOROTHY B. “Geomythology.” Lyell Collection Geological Society Publications, Wikimedia Foundation, 24 Jan. 2019.

Barber, Elizabeth Wayland, and Paul T. Barber. “Barber, E. and Barber, P.: When They Severed Earth from Sky: How the Human Mind Shapes Myth (Paperback and Ebook) | Princeton University Press.” Princeton University, The

Trustees of Princeton University, 2006.

Nunn, Patrick D. “Geomythology-How a Geographer Began Mining Myths.” Phys.org, Google, 8 Dec. 2017.

idoubtit. “Pele’s Hair and Tears.” SPOOKY GEOLOGY, 5 July 2018.

Yamanaka, Katie Young. “Pele, Hawaiian Goddess of Fire and Volcanoes.”

King, Hobart M. “Pele’s Hair and Pele’s Tears.”

“Archaeological Site and Town in Greece.” Peninsular War – Wikipedia, Wikimedia Foundation, Inc., 17 Feb. 2019

“Acacia Tree Care: Information About Acacia Tree Types.” Gardening Know How,

“Rainbow Serpent in Aboriginal Art & Culture.” Artlandish Aboriginal Art Gallery, Artlandish Aboriginal Art Gallery, 23 Mar. 2017,

“Type of Lake.” Peninsular War – Wikipedia, Wikimedia Foundation, Inc., 30 Jan. 2019

Daniels, Mark. Bir Nefeste Dünya Mitolojisi. Vol. 4, Maya Kitap, 2014.

“Arrival of Maori.” In New Zealand | Things to See and Do in New Zealand, TripAdvisor,

Görsel Kaynakça:

https://i.pinimg.com/originals/f7/89/8e/f7898ec3340e05ebedde3ae825cc36fe.jpg

https://i.etsystatic.com/9756622/r/il/85aefc/1234414598/il_fullxfull.1234414598_27j5.jpg

https://i.etsystatic.com/9756622/r/il/85aefc/1234414598/il_fullxfull.1234414598_27j5.jpg

https://yoldaolmak.com/wp-content/uploads/2018/05/yanartas-cirali.jpg

https://nationalmoneyshow.com/uploads/2018/12/08/800_msf21vh1n793ouql8zvs.jpg

http://www.jsj-geology.net/Kilauea_files/image022.jpg

https://www.swedishnomad.com/wp-content/images/2019/01/New-Zealand-Map.jpg

http://static1.squarespace.com/static/544521d3e4b090edefe87c6a/56cf91ef20c647897cc4005b/59766198cd39c35c0f992954/1500930828725/pele4.jpg

https://i.pinimg.com/originals/5c/50/ad/5c50ad0040030f727ba8a54beb2c9cc0.jpg

[1] Koç Okulu 10. Sınıf Öğrencisi

Danışman Öğretmen: Engin KAHYAOĞLU (Koç Okulu Coğrafya Öğretmeni)