CED 2023 İlkbahar Faaliyet Raporu    

A. ULUSLARARASI PROJE

Derneğimizin de paydaşı olduğu, Eskişehir Teknik Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, İtalya ve İspanya’dan paydaşlarla yürütülmekte olan ‘’Sürdürülebilir Kırsal Turizm için Anti-Kırılgan Gençler: Kırsal Turizm için Evet’’ projesi kapsamında kırsal turizm girişimcisi yetiştirmeye yönelik hazırlanan eğitim Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesinde verilmektedir. Nonformal eğitim yöntemlerinin kullanıldığı eğitimler tüm coşkusuyla devam ediyor.

 

B. ÇEVRİM İÇİ YKS COĞRAFYA DERSLERİ

“Depremzedelere Umut Oldular: Coğrafya Eğitimi Derneği Üyeleri, Üniversite Adaylarına Ücretsiz ve Gönüllü YKS Hazırlık Dersleri Verdi”

Derneğimizin değerli üyeleri coğrafya öğretmenlerinden Ferhat Varol, İsmet Çüçen, Birol Altunay, Turgut Emrah Ardıçoğlu, Hatice Özgün ve Kadir Eldemir, üniversite sınavlarına hazırlanan öğrencilere ücretsiz ve gönüllü olarak online YKS hazırlık dersleri verdiler.

 

Derneğimizin yönetim kurulu üyesi Engin Kahyaoğlu tarafından planlanan ve yönetilen bu anlamlı projede 2 aylık bir süreyi kapsayan dersler, öğrencilerin sınav stresini hafifletmek ve onları üniversite sınavlarına coğrafya alanında en iyi şekilde hazırlamak amacıyla düzenlendi.

 

Öğretmenlerimizin bu özverili çalışmaları deprem bölgelerindeki gençlerin hayallerini gerçekleştirme yolunda önemli bir adım oldu. Zor şartlarda bile eğitimden kopmayan ve hayallerini sürdüren öğrenciler, bu dersler sayesinde sınavlara daha hazırlıklı, umutlu ve kendilerine güvenli bir şekilde girme fırsatı buldular.

 

Coğrafya Eğitimi Derneği, bu projeyle bir kez daha topluma olan sorumluluğunu yerine getirdiğini gösterdi. Dernek, gençlerin eğitimine ve gelişimine katkı sağlama konusunda öncü bir rol üstlendi ve toplumun her kesimine eğitim erişimini sağlama hedefine dair kararlılığını bir kez daha kanıtladı.

 

Coğrafya Eğitimi Derneği üyesi öğretmenlerimizin bu özverili ve değerli girişimini kutluyor ve depremden etkilenen bölgelerdeki öğrencilere eğitimde ışık olmaya devam etmeleri dileğimizi iletiyoruz.

 

 

 

 

 

 

C. DEKANLIK ATAMASI

Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesine dekan olarak derneğimiz yönetim kurulu başkanı Prof. Dr. Semra Günay atanmıştır. Başkanımızı tebrik eder, yeni görevinde başarılar dileriz.

 

Golf Sahalarında Su Kriziyle Mücadelede En Doğru Seçim Zoysia Çim

Golf Sahalarında Su Kriziyle Mücadelede En Doğru Seçim Zoysia Çim

Ahsen Aslı KARATAŞ – Elifsu ÖZGÜNEŞLİ – Işın ERDOĞAN

Dünyanın yaklaşık 4,5 milyar yıllık yolculuğunda ona eşlik etmiş olan en önemli kaynak şüphesiz sudur. Fakat dünya, bu kaynağının hoyratça kullanımı sonucunda en sadık yol arkadaşını yitirme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Su kaynaklarının tükenmesi sonucu meydana gelen su krizi dünya üzerindeki tüm canlılar için ciddi risk teşkil etmektedir. Su krizine sebep olan en temel etmen küresel ısınmadır. Küresel ısınma en basit tanımıyla atmosferin dünya yüzeyine yakın kısımlarında ortalama dünya sıcaklığının doğal olarak veya insan etkisiyle artması biçiminde tanımlanabilir (Aksay, 2005). Küresel ısınma sonucu meydana gelen iklim değişikliği, etkilerini hissedilir ve ciddi boyutlarda göstermeye başlamış olup dünyanın verdiği bir alarm niteliğine dönüşmüştür. Küresel ısınma ve iklim değişikliği kavramları aynı anlamda kullanılmasına karşın iki kavram arasında farklılıklar vardır. Küresel ısınma, dünyanın ortalama sıcaklık değerlerindeki artış anlamına gelirken iklim değişikliği; belirli bir bölgenin mevsimlik yağış, nem ve sıcaklık değerlerindeki değişimleri ifade etmektedir (Yamanoğlu, 2006). Sıcaklık artışı sonucu meydana gelen ısınma; kuraklık, hidrolojik döngünün değişmesi, su kaynaklarının hacminde ve kalitesinde azalma, temiz su kaynaklarının denize karışması, kar ve buzulların erimesi, aşırı buharlaşma, yağış miktar ve rejiminde değişiklik, su kıtlığı gibi sorunların kaynağını oluşturmaktadır (Karaman ve Gökalp, 2010). Buna ek olarak dünya genelinde var olan tatlı su miktarı, toplam suların yalnızca %3,5’i kadarken bu miktarın da %1,74’ü buzullarda katı halde bulunmakta ve bu sebeple kullanım imkânı sunmamaktadır (Sampat, 2001; akt. Aksungur ve Firidin, 2008). Kullanılabilir su kaynaklarının görece az oranda bulunması sebebiyle suyun bilinçsizce kullanımı konusuna son verilmesi oldukça önemli olup bu hususta su kaynaklarının daha çevreci, verimli ve öngörülen tehlikenin farkındalığıyla kullanımı önem arz etmektedir. Suyun bilinçsizce kullanımı sonucu ortaya çıkan su kıtlığından en çok etkileneceği öngörülen bölgelerden birisi de Akdeniz bölgesidir. Bu bağlamda Demir ve ark. (2008) yaptıkları bir çalışmada İngiltere Meteoroloji Servisi tarafından ortaya konan ve bölgesel bir iklim modeli olan PRECIS (Providing Regional Climates for Impacts Studies)’i baz alarak bir rapor oluşturmuşlardır. Bu rapora göre Akdeniz bölgesinde mevcut kaynak tüketiminin devam etmesi halinde ilerleyen yıllarda bölgenin genelinde 4-5°C sıcaklık artışı yaşanacağı ve yağış oranlarında düşüş meydana geleceği öngörülmektedir. Yaşanacak olan sıcaklık artışı ve yağış oranlarındaki azalış sebebiyle bölgede zamanla kuraklık ve susuzluk yaşanacağı da beklentiler arasındandır. Türkiye, Akdeniz iklim kuşağında yer aldığından rapora göre, bu iklim bölgesinde görülmesi beklenen sonuçların Türkiye’nin Akdeniz bölgesinde de yaşanması kuvvetle muhtemeldir. Akdeniz bölgesi için mevcut imkanlar bağlamında önlem alınabilirliği en mümkün olan ve kullanılabilir tatlı su sarfiyatının azımsanamayacak düzeyde olduğu sektörlerden birisi de turizm sektörüdür. Bu sektörde harcanan su miktarı göz önünde bulundurulduğunda sektörde doğru su yönetimi bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır. Su yönetimi, su kaynaklarının planlı bir biçimde geliştirilmesi, paylaştırılması ve kullanılması olarak tanımlanabilir (Aküzüm, Çakmak ve Gökalp, 2010: 67). Doğru su yönetimine en çok ihtiyaç duyan sektörlerden biri olması sebebiyle turizm sektörüne “sürdürülebilir turizm” kavramının kazandırılması bir gerekliliktir. Sürdürülebilirlik kavramı ilk kez 1972 yılında Stockholm’de düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda gündeme gelmiştir. (Özgeriş ve Karahan, 2021). Sürdürülebilirlik, toplumun, ekosistemin ya da devam eden herhangi bir sistemin ana kaynakları tüketmeden belirsiz bir geleceğe dek işleyişinin devamlılığının sağlanması şeklinde tanımlanabilir (Gilman, 2002; akt. Özmehmet, 2010:3). Sürdürülebilir turizm ise en sade haliyle bir turistik merkezin ayırt edici özelliklerinin korunarak geleceğe aktarılması olarak ifade edilebilir (Garda ve Temizel, 2016). Sürdürülebilir turizmin gelişimi çevre ve doğal kaynakların korunarak bu kaynaklardan en zararsız ve en verimli şekilde yararlanılması ile mümkün olacaktır.  

Golften Kazandığımız Para Kaybettiğimiz Suyu Satın Almaya Yetmeyecek

Golf turizmi gibi oldukça fazla suya ihtiyaç duyan ancak Türkiye ekonomisine katkısı göz ardı edilemeyecek derecede olan faaliyetler için bu faaliyetlerden vazgeçmeden sürdürülebilir uygulamaların tercih edilerek devamlılığının sağlanması gerekmektedir. Golf turizminin Türkiye ekonomisine olan katkısına bakıldığında bir golf turistinin oyun başına verdiği ortalama ücretin yanında konaklama, yeme içme, ulaşım gibi hizmetlere ayırdığı ödenekler de hesaba katıldığında normal turiste göre 2,5 ile 10 kat daha fazla harcama yaptığı görülmektedir. Başka bir ifadeyle turistlerin Türkiye’de farklı destinasyonlarda bir hafta konaklayarak harcadığı miktarı golf turistleri bir golf oyununa harcamaktadır (Çetin, 2008). Golf turizminin ekonomik anlamdaki getirilerine karşın golf sahalarının sürekli yeşil kalması için yüksek miktarda su tüketimi gerekmektedir. TTYD (Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği)’nin 2010 yılı Golf Turizm Raporu’na göre Türkiye’deki tüm golf sahalarının bir yıllık su tüketim miktarı yaklaşık 4 milyon m³ tür. (Golf Turizm Raporu, 2010; akt. Çevik ve Güzel Değer, 2018). Bu denli su sarfiyatına neden olan başlıca etmen sahalarda kullanılan çim türünün duyduğu su ihtiyacıdır. Çim bitkisi, serin iklim çimleri ve sıcak iklim çimleri olarak iki farklı kategoriye ayrılmaktadır. Serin iklim çimlerinin kuraklığa olan hassasiyeti sebebiyle sulama aralıkları kısadır. Sıcak iklim çimleri, serin iklim çimlerinin aksine, kuraklığa dayanıklı olması sebebiyle geniş sulama aralıklarına sahiptir. Ayrıca yapılan araştırmalar sonucu sıcak iklim çimlerinin serin iklim çimlerine göre %43 daha az su talep ettiği ve %52 daha az su tükettiği belirlenmiştir (Ayanoğlu ve Orta, 2019). Bu iki tür arasındaki diğer farklar ise sıcak iklim çimlerinin, serin iklim çimlerine göre toprak yüzeyine daha yakın gelişebilmeleri, dipten biçilmeye dayanıklı olmaları, köklerini daha derine işleyebilmeleri, basılmaya ve ezilmeye karşı daha dayanıklı olmalarıdır. Buna ek olarak serin iklim çimlerinin tohumla üretilmesine karşın sıcak iklim çimlerinin çoğunlukla vejetatif üretilmesi sebebiyle daha hızlı üretim ve gelişim sağlaması da dikkate değer bir farklılıktır.[1] Sıcak iklim çimleri daha az su tüketmelerine rağmen yaz dönemi boyunca yeşil renklerini koruyabilmektedirler (Avcıoğlu 1997 akt. Ayanoğlu vd.). Ancak serin iklim çimlerinde bu durum oldukça fazla gübre ve pestisit kullanımıyla sağlanabilmektedir. Bu kullanımlar sonucu kimyasallar yeraltı sularına karışmakta ve bu durum çevre için büyük bir risk haline gelmektedir.

Proje Deney Süreci

Bu soruna yönelik olarak projemizde, sıcak iklim çimi Zoysia matrella ile serin iklim çimi Lolium perenne arasındaki su tüketim farklarını deneysel bir metodolojiyle ortaya koymak ve golf sahalarında Zoysia matrella çiminin diğer çime göre daha az su tükettiğini saptamak amaçlandı. Bu amaca yönelik iki deney düzeneği hazırlanarak bir düzeneğe Lolium perenne çimi diğerine ise Zoysia matrella çimi ekilerek ilk aşamada ihtiyaçları doğrultusunda Lolium perenne çimine 4 günde bir, Zoysia matrella çimine 10 günde bir su verildi. Bu esnada Lolium perenne çiminin daha sık biçme ihtiyacı duyduğu gözlemlendi. İkinci aşamada ise kıyaslama yapabilmek adına her iki çim içinde sulama aralığı 10 gün olarak sabitlendi. Bunun sebebi Zoysia matrella çiminin 10 günde bir sulanarak canlılığını ve estetik görünümünü koruyabilmesiydi. Her iki aşamada da Lolium perenne çimine, ihtiyaç duyması sebebiyle, gübre verildi. Deneyin ikinci aşamasında Lolium perenne çimine gübre verilmesine rağmen çimde yoğun sararma ve kuruma gözlemlendi. Ulaşılan sonuçlarda Zoysia matrella çiminin Lolium perenne çimine göre hem daha az su ve biçme gerektirmesi hem de kimyasala ihtiyaç duymadan estetiğini koruyabilmesi sebebiyle golf sahalarında kullanılmasının daha çevreci bir alternatif olduğu tespit edildi. 

  Fotoğraf 1. Lolium perenne çiminin ilk hali        

Fotoğraf 2. Lolium perenne çiminin son hali

Fotoğraf 3. Zoysia matrella çiminin ilk hali 

Fotoğraf 4. Zoysia matrella çiminin son hali

Çalışma, deneysel yöntemin yanında nitel yöntem ile de desteklendi. Nitel yöntem; gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma biçimi olarak tanımlanabilir (Yıldırım ve Şahin, 2008, 39). Nitel yöntem kapsamında konunun uygulanabilirliğini ölçmek ve deneyi desteklemek amacıyla uzman iki bahçıvan, bir uzman Zoysia yetiştiricisi, bir ziraat mühendisi Zoysia yetiştiricisi, bir akademisyen ziraat mühendisi, bir akademisyen çevre mühendisi, bir akademisyen turizm coğrafyacısı ve bir peyzaj mimarıyla mülakatlar gerçekleştirildi. Ayrıca konuya ilişkin yapılan araştırmalara ve konunun geçerliliğini tespit edebilmeye dair geniş çaplı bir alanyazın taraması yapıldı. Mülakatlar ve literatür taraması sonucunda Zoysia matrella çiminin %50 daha az su tükettiğine, daha az kimyasal kullanımı gerektirdiğine ve sürdürülebilir bir çim olduğuna ulaşıldı. Elde edilen bu sonuçlar deneyle ortaya konan verilerle birebir örtüştü. Gerçekleştirilen mülakatlardan bir örnek aşağıda yer almaktadır.

Sekizinci Görüşmeci

Meslek: Akademisyen Çevre Mühendisi

Görüşme Tarihi: 14.01.2023/ 14.30

1)      Bu görüşmenin kayıt altına alınmasına onayınız var mıdır?

 Elbette.

 

 

2)      Zoysia çimi kullanımının biyoçeşitliliğe olumlu veya olumsuz etkileri var mıdır? Varsa nelerdir?

Eğer ki çim haşere oluşumuna müsaade etmiyorsa bu biyoçeşitliliği tehlikeye sokar. Ancak bünyesinde bu haşerelerden bulundurup haşereler bu çimle beslenmiyorsa herhangi bir sorun olmaz biyoçeşitlilik için. Zoysia çiminin de bildiğim kadarıyla yapraklarını böcekler yemiyor. Yani Zoysia biyoçeşitlilik için risk teşkil edeceğini düşünmüyorum ben.

 

 

 

 

 

3)      Zoysia çiminin yetiştirilmesinde pestisit ve herbisite ihtiyaç duymaması çevreye ne gibi etkilere sebep olur?

Çok güzel bir soru. Şimdi pestisit ya da herbisit kullanılmıyorsa çevre yetiştiriciliğinde bir zararı olmaz. Olumlu açıdan baktığımızda normalde şu anda tarımda önemli olan ürünün verimini artırmak için pestisit veya herbisit kullanmak. Ama bu çimin bunlara ihtiyaç duymaması kesinlikle inanılmaz yüksek bir avantaj sağlar. Çünkü bizim istediğimiz; yeraltı suyunu kirletmeyecek, çim sulaması yaptığınız zaman siz o su topraktan yeraltına geçecek. Pestisitlere ihtiyaç duymaması sebebiyle yeraltı suları korunmuş oluyor. Diğer çimlere göre inanılmaz derecede avantajlıdır.

 

 

 

 

 

4)      Golf sahalarındaki aşırı su tüketimine karşı başka ne gibi alternatifler var?

Aslında golf sahaları bizim çevre mühendisleri açısından çok doğru bulduğumuz alanlar değil. Sürekli yeşil kalması için sulanması yüzünden biz bu alanları istemiyoruz. Ama çevre açısından düşünüldüğünde çim yerine atıklardan çıkan yapay çim kullanılabilir. Ama bunun şöyle bir dezavantajı olabilir. Yağış olduğunda siz orada geçirimsiz bir alan oluşturuyorsanız o yağışı toplamanız gerekir. Tabi bu bazen avantaj bazen dezavantajdır. Suyu alırsınız başka bir alanda kullanabilirsiniz. Yapay çimlerin su ihtiyacı olmayacağından yeraltı suyunu kirletmemiş olursunuz ilaç kullanılmadığı için.

 

5)      Zoysia çiminin istilacı özelliğe sahip olması ne gibi sonuçlara neden olabilir?

Alanda korumalı bir üretim yapıldığında istilacı bir tür olmasının bence bir önemi yoktur. Golf sahaları da korunaklı alanlar olduğu için bir sınırınız var. Ancak çimin tohumu diğer alanlara yayılırsa bu tehlikeli bir durumdur.

 

6)      Golf sahalarının sıcak ve nemli Akdeniz bölgesinden daha iç kesimlere taşınması konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

Biz bu konuyu da çok tartıştık. Aslında taşınabilir mi taşınabilir. Akdeniz’deki sıcak hava dalgası iklimin kaymasıyla beraber İç Anadolu’ya kaydı. Biz Akdeniz’deki iklimi yaşıyoruz Eskişehir’de. O yüzden çim koşullara uyum sağlayabileceği için sorun olmayacaktır.

Tüm proje sürecinde elde edilen ve unutulmaması gereken en önemli sonuç şudur ki “Su biterse herkes susar.”

KAYNAKLAR

Aksay, C. S., Ketenoğlu, O. & Kurt, L. (2005). Küresel Isınma ve İklim Değişikliği. Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Fen Dergisi, 1 (25), 29-42.

Aksungur, N. & Firidin, Ş. (2008). Su Kaynaklarının Kullanımı ve Sürdürülebilirlik. Aquaculture Studies, 2008 (2)

Aküzüm, T., Çakmak, B., & Gökalp, Z. (2010). Türkiye’de su kaynakları yönetiminin değerlendirilmesi. Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi, (1), 67-74.

Ayanoğlu, H., & Orta, A. H. (2019). Toprak Altı Damla Sulama Yöntemi ile Sulanan Serin ve Sıcak İklim Çimlerinde Sulama Zamanı Planlaması. Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi, 16(3), 362-381.

Çetin G., “Dünya’da Golf Turizmi ve Türkiye’de Golf Turizmi Potansiyelinin Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul, (2008).

Çevik, S. & Güzel Değer, A. (2018). Akdeniz Bölgesi İçin Küresel Isınma Senaryoları ve Bitkiler Üzerindeki Olası Etkileri. Dünya Multidisipliner Araştırmalar Dergisi, 2018 (1), 60-68 

Demir, İ., Kılıç, G. & Coşkun, M. (2008). Türkiye ve bölgesi için PRECIS bölgesel iklim modeli çalışmaları. İklim Değişikliği ve Çevre, 1 (1), 11-17.

Garda, B., & Temizel, M. (2016). Sürdürülebilir turizm çeşitleri. Selçuk Üniversitesi Sosyal ve Teknik Araştırmalar Dergisi, (12), 83-103.

Karaman, S., & Gökalp, Z. (2010). Küresel Isınma ve İklim Değişikliğinin Su Kaynakları Üzerine Etkileri. Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi, (1), 59-66.

Özgeriş, M., & Karahan, F. (2021). Kalkınma Odaklı Mekânsal Tasarım ve Uygulama Girişimlerinin Sürdürülebilirliğinin Değerlendirilmesi: Sakin Şehir Uzundere Örneğinde Bir Çalışma. Bartın Orman Fakültesi Dergisi23(1), 45-58.

Özmehmet, E. (2008). Dünyada ve Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Yaklaşımları. Yaşar Üniversitesi E-Dergisi, 3(12), 1853-1876.

Yamanoğlu, G. Ç. (2006). Türkiye’de Küresel Isınmaya Yol Açan Sera Gazı Emisyonlarındaki Artış ile Mücadelede İktisadi Araçların Rolü. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Ankara Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara

Yıldırım, A., & Şimşek, H. (2008). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri (6. Baskı). Ankara: Seçkin Yayıncılık

https://acikders.ankara.edu.tr/mod/resource/view.php?id=4949

Değişen İklimin Göç Tembeli Kuşları Leylek, Kara Leylek, Karabaşlı ve Maskeli Ötleğen Örneklemi  

 

Değişen İklimin Göç Tembeli Kuşları Leylek, Kara Leylek, Karabaşlı ve Maskeli Ötleğen Örneklemi 

Gülce Alya Ertürkmen [1] –  Irmak Eyüpoğlu [2]Işın Erdoğan [3]

GİRİŞ

“Bağışlayın bizi ey göçmen kuşlar! Yaşananlar ve yaşanacak olanlar için bizi bağışlayın! İnsanlar niçin böyle yaşıyor, bu dünyada niçin bunca katledilen ve katledilecek olan insan var, bunu ne benim açıklayabilmem ne de sizin anlayabilmeniz mümkün değil… Tanrı aşkına bizi bağışlayın temiz gökyüzünde kendi yoluna giden göğün masum kuşları…” Aytmatov’un bu sözleri[4] her geçen gün yadsınamaz şekilde hissedilen ve insan kaynaklı olan küresel iklim değişikliğinin göçmen kuşlar üzerindeki etkileri sonucunda insanlığın, göçmen kuşlara özrü niteliğindedir. Sadece göçmen kuşlara değil insanlık olarak çevreye verdiğimiz her zarardan dolayı özellikle de nesli tükenmiş ve bir daha asla göremeyeceğimiz tüm canlı türlerine özür borçluyuz. Onlar tarafından bağışlanmayabiliriz ama hala aramızda olan türler için elimizden geleni yapmalı ve Dünya’mızı tekrar yaşanabilir bir yer haline getirmeliyiz.

Küresel iklim değişikliğinin canlı türlerinin fenolojilerini etkileyip değişimlere sebep olduğu bilinmektedir[5]. Hatta farklı canlı türlerini farklı şekilde etkileyeceğinden dolayı canlıların bu değişimden kaynaklı fenolojilerinin nasıl şekilleneceğine dair olan bilgilere duyulan ihtiyacın artacağı tahmin edilmektedir.[6] Fenoloji; İklime ve çevre şartlarına bağlı sürekli ve belirli aralıklarla gerçekleşen biyolojik olayların kayda alınması ve incelenmesidir. Fenolojik değişimlere göç, çiftleşme, yuva yapma vb. davranışlarındaki değişimler örnek verilebilir.

Birçok çalışma, göçmen kuşların göç fenolojisi ile iklim değişkenleri arasında anlamlı istatistiksel ilişkiler olduğu sonucuna varmıştır ve göç tarihlerindeki son değişimlerin iklim değişikliğine verilen bir tepki olduğu çoğunluk tarafından kabul edilmektedir. [7] Kış aylarının daha ılıman geçtiği ve besine ulaşmanın daha kolay olduğu durumlarda göçmen kuşlarda göç etmeme isteği görülebilmektedir. Bu durum da bir göç davranış değişikliğine sebep olabilmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre insan faaliyetleri sonucunda, bazı kuş göçlerinin azalacağı hatta ortadan kalkabileceği sonucuna varılmıştır.[8]

NASA tarafından hazırlanan 1880-2021 yılları arasındaki küresel sıcaklık anomalilerinin görselleştirildiği videoda da açıkça görüldüğü üzere 1880’den beri tutulan kayıtlarda son sekiz yıl en sıcak yıllardır. Buradan iklim değişikliğinin küresel sıcaklık değerlerine olan etkisi görülebilmektedir.[9] IPCC Altıncı Değerlendirme Raporu’nda belirtildiği üzere Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası, sıcaklığı en çok artan bölge olmamasına rağmen “iklim değişikliği odak noktası” (climate change hotspot) olarak adlandırılmıştır. [10]Ayrıca raporda, AB ve Doğu Avrupa’daki en büyük kış ısınması ve Akdeniz’deki en büyük yaz ısınmasıyla birlikte Avrupa kıtasındaki ortalama ısınmanın küresel ısınma ortalamasından daha yüksek olacağı belirtilmiştir. [11]Bu odak noktaları üzerinde yer alan ülkemize dair yapılan çalışmalar sonucunda ısınmanın gün geçtikçe artacağı ve yıllık ortalama, maksimum ve minimum hava sıcaklıklarında açıkça bir artış eğilimi olduğu görülmüştür. Ülkemizin mevsimlik ortalama hava sıcaklıkları incelendiğinde (özellikle Akdeniz Bölgesi’nde) kış mevsiminde anlamlı ısınma eğilimleri saptanmıştır.[12]

Birçok göçmen kuş gibi Leylekler (Ciconia ciconia) de Avrupa’ya göç etmek için iki ana güzergâh kullanırlar: bu güzergahlardan biri Cebelitarık Boğazı iken diğeri ise Anadolu üzerinden İstanbul ve Çanakkale Boğazlarıdır (bkz. orni_ekler) Leylekler bu iki göç rotasının birini kullanarak ilkbahar göçünü tamamlarlar. Bu sebeple ülkemiz Leylekler için önemli bir geçiş ve üreme noktasıdır. [13] Ülkemizde sıkça görülen bilimsel adı “Ciconia nigra” olan “kara leylek” habitat olarak yerleşimden uzak, zarar görmemiş sulak ormanlık alanları seçer. Göç güzergahı leyleklerinkiyle benzerlik göstermektedir.[14] Karabaşlı ötleğen (Sylvia atricapilla) küçük sürüler halinde göç eder. Avrupa popülasyonlarının göç alışkanlıklarında oldukça hızlı evrimsel değişiklikler görülebilmektedir.[15] Maskeli ötleğen (Curruca melanocephala) Akdeniz ve Avrupa da yaşam alanları bulunan bir türdür. İlkbaharda kıyı göçü yaparak sıcak kıyı kesimlerini tercih eder.[16] Özellikle Avrupa’nın kuzeyinde yaşanan, soğuk kışlar ile üreme sayılarında ciddi düşüş yaşanır ve yaşamları tehlikeye girer. Bu kuş türünün Avrupa’daki popülasyonları için Küresel İklim değişikliğinin fayda sağlayabileceği düşünülmektedir. [17]

YÖNTEM

Yapılan araştırma nicel ve nitel araştırma yöntemlerinin bir arada kullanıldığı karma yöntem ile desenlenmiştir. Araştırmada hem nicel hem de nitel yöntemlerin veri toplama aracı kullanılmış. İki yöntemi de kullanarak araştırmanın güvenilirlik düzeyinin arttırılması sağlanmıştır.[18] Ayrıca proje sürecinde Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ornitoloji Araştırma Merkezinin yönettiği halkalama çalışmalarına katılarak, araştırılan kuş türlerine dair ornitologlardan ve halkalama kampına katılan öğrencilerden bilgi edinilmiş, araştırılan türler derince incelenmiş, halkalamaya tanıklık etme imkânı bulunmuş ve türlere ait saha çalışması yapılmıştır. Bu açıklamalar çerçevesinde yürütülen çalışmada alanında uzman bir iklim bilimci ve iki ornitolog ile mülakat yapılmıştır. Bununla birlikte konuya dair uzun süren ve birçok kaynağın incelendiği literatür taraması gerçekleştirilmiştir. Uzmanlar tarafından onaylanmış olan kuş gözlem ve kayıt platformu olan eBird’den 2000-2022 yılları arası aralık-şubat aylarının Türkiye geneli verileri alınarak (bkz. orni_ekler) Coğrafya Bilgi Sistem (CBS) olan ArcGIS 10.5 ile yıllık periyot haritalarına dönüştürülmüştür. Aynı zamanda tüm çalışmadaki istatistiksel analizlerde Ondokuz Mayıs Üniversitesi tarafından lisanslı SPSS 22 bilgisayar paket programı kullanılarak belirlenen tarih aralığındaki yıllık sayısal değişikliklerdeki ilişkiye bakılmıştır.

SONUÇ

Harita Sonuçlarının Analizi

Bu çalışmada küresel iklim değişikliğinden kaynaklı artan sıcaklık değerlerinden yola çıkarak 2000-2022 yılları arasında özellikle de aralık-şubat döneminde ülkemizden göç etmeyen bazı leylek, kara leylek, maskeli ötleğen, karabaşlı ötleğen popülasyonlarının sayılarındaki değişimler izlenmiştir.

 Harita 1’de görüldüğü gibi 2000-2001 dönemine ait leylek kayıtları oldukça azdır.

 Harita 2’de hem leylek gözlenen yerlerde hem de gözlenen birey sayılarında artış bulunmaktadır.

Harita 3’ten hareketle en çok kayıt Marmara bölgesindendir. Doğu Anadolu bölgesinden en çok kayıt Iğdır ilimizdendir.

Harita 4’te 2000-2001 dönemine ait sadece İzmir Kuş Cenneti’nden 1 kayıt yapılmıştır.  

 Harita 5’ten hareketle 2000-2010 döneminde alınan verilerin Adana, İzmir ve İstanbul illerinde yoğunlaştığı saptanmıştır.

Harita 6da görüldüğü üzere kara leylekler, Ege kıyılarında sıkça gözlemlenmişken Hatay, Adana ve Samsun illerinde de oldukça fazla gözlem yapılmıştır.

Harita 7’de 2000-2001 dönemine ait Hatay ilinden sadece 1 tane kayıt bulunmaktadır.

Harita 8 incelendiğinde karabaşlı ötleğenler’ in Hatay ve Ege kıyılarında yoğun olarak gözlemlendiği tespit edilmiştir.

Harita 9’da görüldüğü gibi karabaşlı ötleğenler en çok Akdeniz, Ege ve Marmara’nın Güney kıyılarında gözlemlenmiştir.

Harita 10’da Maskeli Ötleğenler için 1 tane gözlem verisi bulunmuştur.

Harita 11 ele alındığında 2000-2010 döneminde maskeli ötleğenler çoğunlukla Akdeniz ve Ege’nin kıyı kesimlerinde gözlemlenmişlerdir. Akdeniz ve Ege kıyılarında kışladıkları bilenen Maskeli Ötleğenlerin,

Harita 12’de de görüldüğü gibi bu kıyı kesimlerde yoğunlukla görülmesi gayet olağan bir durumdur. Bunun yanı sıra Marmara bölgesinde de kayıt yoğunluğu fazladır.

Tüm haritalar ele alındığında 4 tür için yapılan gözlem sayılarında artış saptanmıştır.

Göç 1: Leylek Göç Haritası (https://www.iucnredlist.org/species/22697691/86248677) (Erişim Tarihi: 17.05.2022 18.20)

Göç 2: Kara Leylek Göç Haritası (https://www.iucnredlist.org/species/22697669/111747857) (Erişim Tarihi: 17.05.2022 18.20)

 Göç 3: Karabaşlı Ötleğen Göç Haritası (https://www.iucnredlist.org/species/22716901/87681382) (Erişim Tarihi: 17.05.2022 18.22)

Göç 4: Maskeli Ötleğen Göç Haritası (https://www.iucnredlist.org/species/22716959/132113832) (Erişim Tarihi: 17.05.2022 18.25)

Not: eBird verilerinin toplandığı tabloların sayfa sayısı çok fazla olduğundan dolayı

QR Kod 1: Leylek 2000-2022 Aralık-Şubat Gözlem Tablosu QR Kodu

QR Kod 2: Kara Leylek 2000-2022 Aralık-Şubat Gözlem Tablosu QR Kodu

QR Kod 3: Karabaşlı Ötleğen 2000-2022 Aralık-Şubat Gözlem Tablosu QR Kodu

QR Kod 4: Maskeliı Ötleğen 2000-2022 Aralık-Şubat Gözlem Tablosu QR Kodu 

QR Kod 5: Leylek ve Kara Leylek 2000-2022 Yılları Aralık-Şubat Dönemi Gözlem Haritaları Videosu Bağlantı QR Kodu

QR Kod 6: Cernek Halkalama Kampı Saha Çalışması Video QR Kodu

 

Mülakat Döküm Analizi

Görüşmeci 1 ile yapılan mülakatta küresel iklim değişikliği sonucunda yaşanan sert radikal hava değişimlerinden kaynaklı bazı kuş türlerinin davranışsal faaliyetlerinin tarihlerinde kaymalar olduğu dile getirilmiştir. Ayrıca artık göç etmeyi tercih etmeyen göçmen kuşlar “göç tembeli” olarak adlandırılmıştır. “Göç tembeliğinin” genetik bir durum olduğundan “göç tembeli” olan bireylerin yavrularının da göç etmemeye yatkın olduğu belirtilmiştir.

Görüşmeci 2 ile yapılan mülakatta leylek, kara leylek, karabaşlı ötleğen ve maskeli ötleğenlerinin iklim değişikliğinden kaynaklı göç davranışlarının etkilendiği belirtilmiştir. 2010 yılından önce ülkemizde kuş gözlemine ve ornitolojiye günümüzdeki kadar yaygın olmadığı ifade edilmiştir.

Görüşmeci 3 ile yapılan mülakatta iklim değişikliğinin her zaman ısı artışı ve kuraklık demek olmadığı ve küresel iklim değişikliği ile küresel ısınmanın farklı kavramlar olduğu vurgulanmıştır. İklim paradigmasının değişken olmadığı, değiştiği ifade edilmiştir. Türkiye’nin birçok sulak alanında antropojenik kuraklık görüldüğü söylenmiştir. Bundan hareketle sulak alanları kendine habitat edinen göçmen ve daha birçok hayvanın yaşam alanı tehdit altında olduğu sonucuna varılmıştır.

Grafiklerin Analizi

Edinilen bulgular ışığında araştırılan göçmen kuş türlerinin 2000-2022 yılları arasında ülkemizde kışlayan popülasyonlarında anlamlı artışlar olduğu sonucuna varılmıştır.

ÖNERİLER

Araştırmada elde edilen bulgular ve sonuçlar kapsamında aşağıdaki öneriler sunulmuştur.

·      Göç yolları üzerindeki ve göçmen kuşlar için önem arz eden sulak alanlar korunmalı ve kurutma faaliyetlerinin önüne geçilmelidir.

·      Doğal kaynaklarımızı geri dönülemez şekilde kaybetmeden önce koruma modelleri geliştirilebilir. Bu modeller oluşturulurken çevrenin sosyo-ekonomik yapısı, biyoçeşitliliği, kültür ve turizm yapısı göz önünde bulundurulabilir.[19]

·      Türkiye’nin kuşları ve Türkiye üzerinden gerçekleştiren göçler ile ilgili projelerin yürütülmesiyle, araştırma ve gözlem merkezlerinin sayısının arttırılmasıyla ülkemizdeki ornitolog sayısı arttırılabilir.[20]

·      Ülkemiz genelinde göçmen kuşları koruma amaçlı bilgilendirici kaynaklar oluşturulmalı ve illegal avcılık gibi göçmen kuşların zarar göreceği faaliyetler kısıtlandırılabilir. [21]

·      Kuş halkalama istasyon sayıları artırılabilir ve bu istasyonlara akademik destek verilip çalışmaları desteklenebilir.

KAYNAKÇA

1. Aytmatov, Cengiz. Yıldırım Sesli Manasçı, çev., Mehmet Özgül & Fatma ve Serdar Arıkan. İstanbul: Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı, 2021

2. Karol, Sevinç, Zekiye Suludere, Cevat Ayvalı. Biyoloji Terimler Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2000

3.      Tagliari, M. M., Danthu, P., Leong Pock Tsy, J.-M., Cornu, C., Lenoir, J., Carvalho-Rocha, V., & Vieilledent, G. (2021). Not all species will migqrate poleward
as the climate warms: The case of the se baobab species in Madagascar. Global Change Biology, 27, 6071–6085

4.      Gordo, O. (2007). Why are bird migration dates shifting? A review of weather and climate effects on avian migratory phenology. Climate research, 35(1-2), 37-58

5.       (https://www.calacademy.org/explore-science/lazy-bustards) (Erişim tarihi: 14.05.2022 20.30)

6.      (https://svs.gsfc.nasa.gov/4964 ) (Erişim tarihi 15.05.2022 19.30)

7.      (https://www.ipcc.ch/report/ar6/wg2/downloads/report/IPCC_AR6_WGII_CrossChapterPaper4.pdf ) (Erişim Tarihi:10.05.2022, 10.36)

8.      (https://www.ipcc.ch/report/ar6/wg2/downloads/report/IPCC_AR6_WGII_FinalDraft_Chapter13.pdf ) (Erişim Tarihi:10.05.2022, 10,42)

9.      Türkes, M. (2012). Türkiye’de gözlenen ve öngörülen iklim değişikliği, kuraklık ve çölleşme . Ankara Üniversitesi Çevrebilimleri Dergisi , 4 (2) , 1-32 . DOI:
10.1501/Csaum_0000000063

10.  (https://www.trakus.org/kods_bird/uye/?fsx=2fsdl17@d&tur=Leylek) (Erişim tarihi: 15.5.2022 20.00

11.  (https://www.trakus.org/kods_bird/uye/?fsx=2fsdl17@d&tur=Kara%20Leylek) (Erişim tarihi: 15.05.2022 20.15)

12.  (https://birdsoftheworld.org/bow/species/blackc1/cur/introduction) (Erişim tarihi: 15.05.2022 19.57)

13.  (https://www.trakus.org/kods_bird/uye/?fsx=2fsdl17@d&tur=Maskeli%20%F6tle%F0en) (Erişim tarihi: 16.05.2022 9.24)

14.  (https://www.iucnredlist.org/species/22716959/132113832 )(Erişim tarihi: 16.05.2022 9.33)

15.  Aslan, Ş.(Ed.). (2018). Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri: Nicel, Nitel ve Karma Tasarımlar İçin Bir Rehber. Eğitim Yayınevi.

16. KARDAŞ, F., & Meral, CEBE (2021). Sulak Alanlar ve Göçmen Kuşların Ekosistemdeki Yeri. Menba Kastamonu Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dergisi , 7 (1), 1-5.

17.  Zafer, A.Y. A. Ş. (2007). Göçmen kuşlar ve kuş gribi. Flora, 12(1), 5-13.

18. Turan, L., & Arıkan, K. (2011). Hatay ve risk altındaki göçmen kuşlar. Hacettepe Üniversitesi Çevre Eğitimi, Kuş Araştırma ve Halkalama Merkezi.