CED Kış 2021 Faaliyet Raporu

 

CED 2021 KIŞ FAALİYET RAPORU

A. ULUSLARARASI GENÇ SOSYAL BİLİMCİLER KONFERANSI (ICYSS)

2022 yılında beşincisi düzenlenecek olan Uluslararası Genç Sosyal Bilimciler Konferansı için projelerin değerlendirme süreci tamamlanmıştır. Değerli projelerini bizlerle paylaşarak sürece katkı sağlayan tüm katılımcılara teşekkür ederiz.

 

B. ÇEVRİMİÇİ SEMİNERLER

  1. Moderatörlüğünü derneğimiz yönetim kurulu üyesi Engin Kahyaoğlu’nun yaptığı derneğimiz yönetim kurulu başkanı Prof. Dr. Semra Günay Aktaş İstanbul Coğrafya Öğretmenleri ile 15 Şubat 2022/Salı akşamı “Gıda Coğrafyası” konulu söyleşide buluştu.

 

2. Derneğimiz yönetim kurulu başkanı Prof. Dr. Semra Günay Aktaş 26 Aralık Pazar saat 20.30’da Denizli coğrafya öğretmenlerinin konuğu olarak Gıda Coğrafyası üzerine söyleşi gerçekleştirdi.

 

C. AB PROJE YAZMA EĞİTİMİ

Derneğimiz üyelerine yönelik ücretsiz faaliyetlerimiz AB projesi yazma eğitimi ile devam ediyor. Derneğimize üye olarak sizler de buna benzer faaliyetlerden yararlanabilirsiniz.

Gökdelenlerin Gölgesinde Singapur

 

GÖKDELENLERİN GÖLGESİNDE SİNGAPUR

Murat ÇOKSEYREK
Çukurova Toroslar Anadolu Lisesi Coğrafya Öğretmeni

 

Bir ülke düşünün!

Tarım yapacak toprağı yok…

İğneden ipliğe her şeyi ithal etmekte …

Doğal kaynakları son derece sınırlı, yer altı kaynakları yok…

Fakat kişi başı milli gelir 50.000 dolar.

Bangkok’tan yaklaşık 1,5 saatlik  Tiger Airlines ile gerçekleştirdiğimiz uçuş sonrası mercan adaları manzarasıyla  Singapur’a  Changi  Havalimanına iniş gerçekleştiriyoruz.  İlk dikkatimi çeken ülkede doğal bir yükseltinin olmaması   Havalimanı son derece modern ve ülkenin yüzölçümü ile kıyasladığımızda oldukça büyük,  Singapur,  Avustralya ve Yeni Zelanda’ya yapılan uçuşlarda önemli bir aktarma noktası.

Havalimanından bizi alan Çinli rehberin eşliğinde Singapur’u gezerken Singapur’a “Ülke” demek yerine “Şehir” Devleti demenin daha yerinde bir kavram olacağının farkına varıyorum. Singapur tek şehirden meydana gelmiş bir ülke.  Havalimanından kalacağımız otele kadar yaptığımız yolculuk Singapur’un modern,  güvenli, yaşanılabilir,temiz yüzünü, gelişmişlik seviyesini  gözler önüne seriyor.

 Singapur’u rehberimizden dinleyelim;

— “Tarım yapacak toprağımız yok, yer altı kaynağımız yok, her şeyi ithal etmekteyiz.  Fakat çok zenginiz ve Singapur’un çözemeyeceğimiz sorunu yoktur”.

 Ülkesiyle övünen Çinli rehberi   Singapur’u gezerken anlıyoruz.

Uzak doğunun önemli bir liman ve havayolu bağlantısına sahip Singapur’un zenginlik kaynağını Ticaret oluşturmakta. 

Aklınıza gelebilecek çok uluslu şirket ve dünya ölçeğindeki banka ve sigorta şirketlerinin temsilcilikleri, finans kuruluşları Singapur’u adeta dev bir ticaret üssü haline çevirmiş.  Zenginlikleriyle  övünmelerinin altında işte bu gerçeklik yatıyor…

Altının ons fiyatının dünya borsalarınca Singapur saati ile belirtilmekte, çünkü ülke aynı zamanda önemli altın depolama bölgesi bunda Singapur Hükümetinin  altın üzerinden satış vergisini kaldırması etkili olmuş.

Singapur şu anda 550 milyar dolara ev sahipliği yapan dev bir finans merkezi, ne diyelim darısı İSTANBUL’un  başına….

—-“Cebinizde uyuşturucu madde  var ise hemen yok edin”  Çünkü Singapur’da uyuşturucu kullanmanın cezası çok ağırdır”.

—- “Dünyada gecekondusu  olmayan ” varoş”  “getto” gibi yerleşimin olmadığı tek ülkedir Singapurdur”.

—-Sokakta sakız çiğnemenin , kirli arabayla gezmenin ,  yasaklandığı bir ülkede geziyorsunuz.

— Nüfusun büyük çoğunluğunu Çinlilerin oluşturduğu Singapur’da  Malaylar, Hintliler yaşamakta  ülkede Budist Tapınağı ile Hindu Tapınağını ve   İslam Camisini  yan yana görebilirsiniz. Singapur devleti tüm dinlere eşit mesafededir. Hiç bir dini cemaati desteklemez. İnsanlar burada dinlerini özgürce yaşar veya hiç bir dine mensup olmayabilir. Ülkemizde Laiklik esasları  çok önemlidir.

Rehberimizin bu anlatımlarından sonra Singapur’da gezilecek yerleri sıralayalım.

SİNGAPUR’UN SİMGESİ: MARİNA BAY SANDS

Singapur’un simgesi haline gelen  dev otel. Yaklaşık 200 metre uzunluktaki 3 gökdelenin üzerine yatay konumda yerleştirilmiş  casino otel. Dünya inşaat sektöründe yeni bir anlayışın ürünü  olarak ilk kez ortaya çıkmış. Harika bir şehir manzarasına sahip, 7 bin çalışanı ve 2.560 odasıyla adeta minik bir şehir. Singapur’un popüler eğlence mekanları, lüks restoranları  burada.

Otelin inşası 5 milyar dolara mal olmuş ama ilk yıl 2 milyar dolar kazanarak bir rekor kırmış. Gökdelene çıkıp şehir manzarasını izlemek 30 Singapur doları yaklaşık 50 tl.  (www.marinabaysands.com)

SİNGAPUR GÖKDELENLERİ:

Singapur Nehir şehri ortadan ikiye ayırıyor ve nehrin iki yakasında da hayat neredeyse hiç durmuyor. Nehrin denizle birleştiği noktada, Singapur’a giden herkesin silüetinde en az bir fotoğraf çektirdiği, ‘’Singapore Skyscrapers’’ (Singapur Gökdelenleri) manzarası karşınıza çıkıyor. Merlion parkından bu manzarayı fotoğraflayabilir, şehrin sembolü olan, vücudu balık, kafası aslan olan Merlion Heykeli’nin önünde hatıra fotoğrafı çektirebilirsiniz.Singapur’a Aslanlar şehri demek mümkün, Şehrin simgesi ASLAN heykellerine parkların yanı sıra hediyelik eşyaların bir çoğunda  aslan figürüne rastlamak mümkün.

Singapur, Ekvator’un 145 k.m. kuzeyinde, (Güney Yarım Küreye geçme hayalim böylece başka bir geziye kalmış oluyor). Tropikal iklime sahip bir ülke hava durumu anlık değişebiliyor, birden bire güneş açıp hava aniden kapalı olabiliyor, kısa bir yağmur geçişi yaşanabiliyor.Bu alanda fotoğraf çekilirken bir kaç kez havanın değiştiğine tanık oldum.

SENTOSA ADASI:

Sentosa Adası, tam bir aktivite ve eğlence  adası. Adaya ulaşım için, teleferik, otobüs kullanılabilir. Adada, teleferik turu,  go car,  5D sinema etkinliklerine katılabilir. Dev akvaryum ziyaret edilebilir.Ada içerisinde bulunan Singapur tarihinin anlatıldığı bal mumu heykel müzesini ziyaret edebilirsiniz.

Sentosa Adasında sadece bir gününüzü ayırıp gezeceğiniz, bir örneği sadece A.B.D’de bulunan Universal Studios’u gezip farklı bir  eğlence deneyimi yaşayabilirsiniz.

Sentosa  Adası teleferik turu.

Singapur tarihi ve kültürünün  bal mumu heykellerle anlatıldığı müze ziyareti.

Singapur’da İngiliz etkisini  her alanda görmek mümkün. Bir diğer İngiliz kolonisi olan Hong Kong gibi burada da trafik soldan akıyor.

Singapur, İngiliz kolonisi olarak kurulmuş ilginç olan İngilizleri sömürgeci değil de barış getiren bir devlet olarak lanse etmeleri.

Müslümanların Ramazan Bayramı.

ORCHARD ROAD( ORKİDE CADDESİ):

Adım başı yüksek katlı alışveriş merkezlerinde dünyaca ünlü markaların mağazaları mevcut,  Paris’te  chamchapms elsysess ( şanzelize cd.) den  daha modern, daha temiz, daha güvenli .Alış veriş çılgını kadınların mutlaka görmesi gereken Orchard Road. (Orkide Caddesi).

Singapur’un simgesi haline gelen ve ünlü mağazalarla dolu alışveriş merkezlerini barındıran meşhur  caddenin adı Orchard Road. (Orkide Caddesi) Bu cadde üzerinde  alış veriş yapılmasa da baştan sona yürüyüş yapmak, sokak müzisyenlerini ve gösterilerini izlemek bile insana keyif veriyor. Orkide Bahçesi de ziyaret edilebilecek bir diğer seçenek.

SİNGAPUR  NIGHT  SAFARI  (SİNGAPUR GECE  SAFARİSİ)

Bir akşamınızı ayırmanıza değecek bir aktivite. Bir traktörün arkasına bağlanan römorklarda oturarak, rehber anlatımı eşliğinde, hayvanları doğal ortamlarında gözlemleyebileceğiniz 45 dakikalık bir tur atıyorsunuz. Kaplanlar, aslanlar ve daha bir çok hayvan, çok yakınınızda dolaşıyor.  

 SİNGAPUR FLYER

Dünyanın en büyük dönme dolabı ve Singapur’daki en keyifli aktivitelerden biri. 165 m yüksekliğindeki bu dönme dolapta bulunan 28 adet kapsülden birinde, 37 dakika sürecek olan turu gerçekleştirebilir ve görüş mesafesi elverdiği taktirde 45 km mesafeyi gözlemleyebilirsiniz.

 

SİNGAPUR  EĞLENCE HAYATI:

Singapurda hayat 24 saat devam ediyor. Değişik temalı  bir çok cafe-bar var. ‘’The Clinic’’ isimli gece klübü, bunlardan sadece biri. Aydınlatmalar ameliyathane lambası, koltuklar sakat arabası, şişeler serum şişesi olunca tabii ki garsonlar da hemşire ve doktor oluyorlar. http://www.youtube.com/watch?v=dUn-jG3mi_g 

 

Singapur anlatmayla bitecek gibi değil biraz da fotoğraflarla anlatalım….

Merlion Heykeli


 Merlion Meydanı

Singapur’da Çin Buda Tapınağı

 

İneklerden anlaşılacağı üzere Bir Hindu tapınağı içeride fotoğraf çekmek yasak olduğu için çekemedim, içeriye ayakkabılarımızı çıkarıp girebildik, Buda ve Hint tapınaklarına kısa eteklerle girilmesine izin verilmiyor genelde…

Hindu tapınağı dışarıdan görünüş…

Toprak çok değerli, devlet bina yaparak halkı burada barındırıyor, Dünyanın devlet tarafından yapılan en iyi konutları burada balkon yok ve çamaşır kurutmak önemli bir sorun burada:))

Gökdelenler arası ulaşım teleferiklerle sağlanıyor, çok düzenli bir alt yapı sistemleri var, ulaşım sıkıntılı biraz ama ana yolları şehrin dışından geçirerek  ve teleferiklerle bir nebze çözüm bulmuşa benziyorlar….

Çin takviminde  2012 yılı ejderha yeni yılı idi.  Ve şehrin her yanı ejderhalarla süslenmişti….

Bir başka gezide görüşmek üzere SEYAHATLE KALIN….

Proje Tabanlı Coğrafya Eğitiminde Bilgisayar Oyunlarının Kullanımı

 

Proje Tabanlı Coğrafya Eğitiminde Bilgisayar Oyunlarının Kullanımı: Cities Skylines

Tolga ELDURMAZ
Hisar Okulları Coğrafya Öğretmeni

  1. Giriş

İnsanlar hayata gözlerini açtığı andan itibaren oyunlarla yaşadığı dünyayı kavramaya çalışır. Oyun, insanların yeryüzünde var olduğundan beri her çağda ve her yerde eğitim ve gelişim açısından varlığını sürdürmüş önemli bir etkinliktir (Gülüm ve Torun, 2009). İnsanlığın ortaya çıktığı ilkel zamanlardan günümüze kadar her türlü oyun bir çocuğun gerek bedensel gerekse zihinsel gelişiminde oldukça önemli bir rol oynamaktadır. İnsanların yanı sıra pek çok hayvanın yavrusu tırmanmayı, kazmayı, yüzmeyi, avlanmayı, yani temek hayatta kalma becerilerini kardeşleri ya da ebeveynleri ile oynadıkları oyunlar ile öğrenirler.  Oyunlar üzerine ilk akademik çalışmalara imza atanlardan biri olan Huizinga (1955) insanların kendilerini hayata hazırlamak için gerçekleştirdiği bir öğrenme eylemi olarak tanımladığı oyunlar Türkçe sözlükte “Vakit geçirmeye yarayan belli kuralları olan eğlence.” şeklinde tanımlanmıştır (Şaşmaz Ören ve Erduran Avcı, 2004). Oyunlar her ne kadar eğlence ve pratik yapma amaçlı olduğu düşünülse de bugün oyunlar pek çok farklı alanda pek çok farklı amaca hizmet etmektedir. Sağlıktan pazarlamaya, reklamcılıktan terapilere kadar pek çok alanda hedef kitlelerin yaş gruplarına uygun şekilde oyun, oyunlaştırma ve dijital oyun kullanımı gitgide yaygınlaşmaktadır. Bu alanlardan bir tanesi de eğitimdir. Oyun çeşitli zorluklar içeren, arka planında kuvvetli bir takım çalışması, strateji geliştirme ve motor becerilerini zorlayan karmaşık bir etkinlik bütünüdür (​​Özkan ve Samur, 2017). Oyun, bireylere gruplayabilme, analiz yapabilme, hipotezler oluşturabilme, senteze varabilme, problem çözebilme gibi zihinsel becerilerin kazandırılması için son derece uygun bir ortam hazırlar (Gülüm ve Torun, 2009). Bu nedenle özellikle son yıllarda oyunların ve oyunlaştırma çalışmalarının eğitimde kullanılmasına yönelik teorik ve pratik çalışmalar, örnek ders tasarımları yapılmaktadır. Özellikle Covid19 pandemisi esnasında okulların fiziksel olarak kapatılıp çevrimiçi ve asenkron derslerle verilen eğitim esnasında dijital oyunların ve oyunlaştırma araçlarının derslerde kullanılması yaygınlaşmış, bu konuda ülkemizde ve dünya genelinde eğitsel oyun tasarımına yönelik öğretmen eğitimleri yaygınlaşmıştır.

Günümüzde özellikle sokaklardaki trafik yoğunluğu, park ve bahçeleri erişim imkanları, güvenlik endişeleri, ebeveynlerin çalışma hayatındaki mesaisi ve teknolojik gelişmeler oyunların dijital platformlara taşınmasına neden olmuştur. Pek çok çocuk dijital oyunlarla zaman ve stres yönetimi, takım çalışması, strateji geliştirebilme, ince motor becerileri, el – göz koordinasyonu sağlama gibi becerileri dijital oyunlar ile sağlayabilmekte ve akranları ile sosyalleşebilmektedir. Buna karşın özellikle dijital oyunlar ekran bağımlılığı süresi, oyun içi satın alma bağımlılığı, oyunlar içerisindeki öfke, şiddet, cinsellik unsurlarının bulunması gibi sebeplerden dolayı pek çok eğitimci tarafından da mesafeyle yaklaşılmaktadır. Oyun bağımlılığına bağlı olarak okul içinde asosyalleşme, akademik başarıdaki düşüş dijital oyunlara yönelik olumsuz tutumu öğretmen ve veli nezdinde güçlendirmektedir.

Bu yazıda coğrafya derslerinde öğretmen gözetiminde dijital oyunların nasıl olumlu bir şekilde kullanılabileceği açıklanmaktadır. Cities Skylines isimli şehir kurma oyununun bir ders materyali ve proje geliştirme aracı olarak nasıl kullanılabileceğine dair bir oyun tanıtımı yapılmış; oyunun derste nasıl kullanılabileceğine yönelik örneklere ve oyunun avantaj – dezavantajlarının değerlendirmesine yer verilmiştir.

  1. Cities Skylines

Cities Skylines isimli oyun ünlü strateji ve simülasyon oyunları üreten İsveç merkezli Paradox isimli oyun şirketinin geliştirdiği, çok kapsamlı bir şehir kurma oyundur. Oyunun temel amacı bir mahalle olarak başlattığınız yerleşimi mümkün mertebe büyüterek ekonomi – sosyokültürel hayat – çevre üçgeni içerisinde sürdürülebilir halde tutmaktır. Cities Skylines ana oyuna bağlı 22 DLC (ek paket/mod) ile çalışan bir şehir simülasyonu olarak ortaöğretim düzeyindeki coğrafya eğitimine yönelik hazırlanmış pek çok kazanımın verilmesi, proje oluşturulması ve ölçme – değerlendirme yapılmasına imkan tanıyan dijital bir ders materyali olarak kullanıma uygundur.

Görsel 1. Cities Skylines oyun kapağı

Oyunun coğrafya dersi özelinde ilk avantajı şehri farklı klimatik, jeomorfolojik ve hidrolojik özellikler içeren onlarca oyun içi ve yüzlerce kullanıcılar tarafından geliştirilmiş özgün haritada kurulabiliyor olmasıdır. Bu doğal şartlardaki farklılık şehrin gelişimini olumlu ya da olumsuz etkileyerek şehrin yapısını ve fonksiyonunun şekillenmesinde önemli bir oynamaktadır. Bu haritalara ek olarak gerçek şehir haritaları ve ülkelere yönelik hazırlanmış fiziki haritalar da 3 boyutlu bir harita olarak kullanıma oldukça elverişlidir. Bunun yanı sıra oyun içerisinde ulaşım, doğal afetler, sanayileşme, enerji üretimi, atık yönetimi gibi pek çok farklı başlık altında derslerde materyal olarak kullanılabilecek fonksiyon yer almaktadır.

  • Enerji Üretimi

Oyun içerisinde nüfusa ve sanayi alanlarına bağlı olarak enerji talebi değişkenlik göstermektedir. Bu talebin karşılanması için oyun içerisinde kömürle çalışan termik santral, güneş panelleri, rüzgar türbinleri, nükleer santral, baraj, dalga enerjisi türbini, jeotermal enerji gibi çok sayıda farklı enerji üretim merkezi bulunmaktadır. Bu tesisler haritanın doğal çevre özelliklerine göre şekillenmektedir. Örneğin oyuncu şehrinde her istediği yere rüzgar türbini kuramamaktadır. Haritada rüzgar esiş hızı değişkenlik göstermekte dağlık araziler ile kıyı bölgelerinde maksimum verim ile enerji üretilmektedir. Ayrıca rüzgar türbinin neden olduğu ses oyun içerisinde yer almakta, şehriniz rüzgar türbinlerine doğru genişlerse halkın gürültü kirliliğine karşı isyan etmesine neden olmaktadır. Bunun yanı sıra yağmurlu ve sisli olan tropikal bölge haritalarında çoğu zaman güneş panelleri elektrik üretmeyerek şehrinizin enerjisiz kalmasına, sanayi ve ulaşımın durarak şehrinizden göç edildiğini göreceksinizdir. Enerji üretimiyle ilgili bir başka örnek tesislerin neden olduğu kirlilik üzerinden verilebilir. Özellikle kömürle çalışan termik santraller ile nükleer tesisler halkın tepkisini çekmekte, özellikle fosil yakıt kullanan tesislerin ciddi hava kirliliğine neden olduğu, çevrede hastalıkların arttığı, bitki örtüsünün yavaş yavaş yok olduğunu göreceksinizdir.

Görsel 2. Oyun içi nükleer santral

  • Atık Yönetimi

Oyunda şehrin sürdürülebilirliğinde en önemli rolü oynayan unsurlardan birisi atık yönetimidir. Oyun içinde şehrin katı atıkları vahşi depolama, yakarak imha, enerji üretimi ve geri dönüşüm ile yönetilmektedir. Katı atık yönetiminin her türlüsü oyun içerisinde kirliliğe neden olsa da geri dönüşüm en az zararı verirken vahşi depolama ve doğrudan yakma uygulamaları en fazla zararı vermektedir. Ayrıca oyunda şehrin eğitim seviyesi arttıkça atık üretimi azalma eğilimi göstermektedir.

Katı atıkların yanı sıra oyunda ciddi bir sıvı atık sorunu vardır. Bu atıklar olduğu gibi su kaynaklarına boşaltılabilmekte ya da arıtma tesislerinde değerlendirilerek tekrar şebeke suyu olarak kullanılabilmektedir. Özellikle doğrudan su kaynaklarına atıkların boşaltılması durumunda bu kirlilik akıntının yönü ve şiddeti doğrultusunda dağılabilmekte ya da daha geniş alanları etkileyebilmektedir. Böyle bir durumda şehrin su pompalarının kirli suyu çekmesi şehir içerisinde salgın hastalıkların oluşmasına neden olmakta, toplu ölümlerle nüfus kaybını doğurmaktadır. Ayrıca su kaynağındaki balıkçılık faaliyetleri de olumsuz etkilenmektedir.

Görsel 3. Oyun içerisinde su kirliliği

  • Endüstriyel Üretim

Oyun içerisinde doğrudan karışık sanayi tesisleri olduğu gibi “Industries” DLC paketiyle birlikte tarım, hayvancılık, madencilik, petrol ve doğal gaz üretimi yapılan sanayi tesisleri mevcuttur. Ayrıca bu tesislerden üretilen ham maddeleri işleyerek yarı mamul madde ve ağır sanayi tesisleri geliştirmek mümkündür. Doğal kaynak – ekonomi ilişkisi içerisinde üretim – tüketim – dağıtım süreçlerinin anlatılması açısından oyunun bu özelliği oldukça işlevseldir. Ayrıca sanayinin neden olduğu ekonomik kalkınma, çevre kirliliği, kaynak tüketimi ve toplumsal sorunlar oyun içerisinde somut olarak deneyimlenebilmektedir. Ayrıca ulaşım araçlarının dahil olduğu “Mass Transite” DLC paketiyle sanayi tesislerine entegre demir yolu ulaşımı ve deniz yolu ulaşımı ağı inşa edilebilmekte, eksik kaynaklar ithal edilebilirken üretim fazlası ürünler ihracat yoluyla dışarıya satılabilmektedir. Bu sayede ticaret ve ekonomi politikalarının belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılabilmektedir.

Görsel 4. Oyun içi bir sanayi bölgesinin görünümü

  • Turizm

Oyun içerisinde demir yolu, kara yolu, deniz yolu ve hava yolu ile çok sayıda turist ağırlanabilmektedir. Bunun için şehrinizde ilgi çekici doğal ve beşeri unsurlar bulunması gerekmektedir. Soğuk iklim bölgelerinin bulunduğu şehirlerde kış sporlarına yönelik park ve tesisler yapılabildiği gibi tropikal ve ılıman bölgelerde deniz turizmine yönelik tesisler kurmak mümkündür. Ayrıca anıtlar, parklar, stadyumlar, tarihi eserler, konser alanları gibi alanlar turistlerin şehrinize gelerek ekonominize pozitif etkide bulunması mümkündür. Oyun içerisindeki kaplıca ve saunalar sayesinde sağlık turizmi, safari parklar ve yerleşimden uzak alanlara yürüyüş yolları inşa ederek ekoturizm faaliyetleri yürütülebilmektedir.

Görsel 5. Şehir içerisinde turistlerin yoğunlaştığı bir lunapark örneği

  • Arazi Planlama

Oyun içerisinde çeşitli araçlar kullanılarak arazi eğimi artırılabilmekte ya da azaltılabilmektedir. Bu araçlar kullanılarak kıyı dolguları yapılabilmekte, akarsu yatağı değiştirilebilmektedir. Bu araçlar kullanılarak arazi planlama projeleri yapılabilmektedir. Ayrıca oyunun temel amacı şehir yönetiminden bağımsız bir şekilde bu araçlar kullanılarak artırılmış gerçeklik destekli kum havuzu gibi kullanılabilmekte, yer şekilleri oluşturularak izohipsleri çıkarılabilmektedir.

Görsel 6. Oyunun “terrain” modunda arazinin çıkarılan izohips eğrileri

  • Doğal Afetler

Oyunun “Natural Disasters” DLC paketi ile şehrinizi çeşitli doğal afetlere maruz bırakabilirsiniz. Hortum, orman yangınları, obruk oluşumu, tsunami, deprem, sel ve taşkın gibi afetlere yönelik şehir planlaması geliştirilebilir ya da afetlerin beşeri ve ekonomik yaşama yönelik olumsuz etkilerinin simülasyonu yapılabilmektedir.

Görsel 7. Tsunami yaşanan bir şehir

  1. Sonuç ve Öneriler

Cities Skylines öğretmenin de yaratıcılığına bağlı olarak çeşitli coğrafya kazanımlarına uygun şekilde öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenmesini sağlayabilmektedir. Ayrıca öğretmenin bir sunum materyali olarak kullanabileceği, kendi içeriklerini oluşturmaya uygundur. Oyun kullanılarak teknoloji ile ilişkisi güçlü, dijital oyunları seven Z kuşağı öğrencilerinin ders ve okul motivasyonunu yükseltmek mümkündür. Bu oyun sayesinde deneyimlenmesi mümkün olmayan, maket tasarımı mümkün olmayan konularda defalarca tekrarlanabilecek simülasyonlar yapılabilmektedir. Ayrıca önceden öğretmenin oluşturduğu çevre kirliliği, atık yönetimi, trafik, sel ve taşkınlar gibi farklı konularda hazırlanan riskli ya da sorunlu şehirler oyun içerisinde save dosyası oluşturularak bu dosyanın öğrencilere gönderilmesi sayesinde bir ödev, bir ölçme – değerlendirme çalışması olarak kullanılabilmektedir. Öğrenci teorik olarak değil doğrudan uygulamada sorunu çözerek sorunun çözümünü anlatan bir sunum ile proje geliştirebilmektedir.

 

Kaynakça

Gülüm, K. ve Torun, F. (2009). Oyun ve Etkinliklerle Coğrafya Eğitimi. Ankara: Arı Yayıncılık. 

Huizinga, J. (1955). Homo Ludens: A Study of the Play Element in Culture. The Beacon Press: Boston.

Özkan, Z. Ve Samur, Y. (2017). Oyunlaştırma Yönteminin Öğrencilerin Motivasyonları Üzerine Etkisi. Ege Eğitim Dergisi, Sayı: 18 (2), Sayfa: 857 – 886. Erişim Adresi: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/379582  

Şaşmaz Ören, F. ve Erduran Avcı, D. (2004). Eğitimsel Oyunla Öğretimin Fen Bilgisi Dersi “Güneş Sistemi ve Gezegenler” Konusunda Akademik Başarıya Etkisi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 18, Sayfa: 67 – 76. Erişim Adresi: https://arastirmax.com/tr/system/files/1066/uvt_46022.pdf 

​​

Bir Tabloyla Düşünmek Ukrayna’yı

 

BİR TABLOYLA DÜŞÜNMEK UKRAYNA’YI

TEVFİK TAŞ
Atlas Dergisi Editörü

Kanla silmek insanların, kentlerin, yolların yüzünü. Başkası saymayı öğrendiğin halkların kanını kendi esenlik kaynağın bilmek ve bunun üzerine bir yaşam kurmak… Silahlar, araçlar geliştirmek, ordular beslemek…

Buna biz, hepimiz dünyadaki bütün emekçiler zorunlu olarak katılıyoruz; en masumumuz vergi ödeyerek katılıyor…

Savaş diyoruz sonuçlarının adına. Ortak sözcük oluyor hazinemizde. Ölümler başlayınca ağlamanın ortaklığı gibi…

Birden oluyor sanıyoruz.

Bir nedenle, bir kararla başlıyor zannediyoruz.

Öyle eğitiliyor zihnimiz.

Oysa usulca. İç içeyken başlıyor. Isındıkça, ısındıkça uyuşup suyun kaynama aşamasını hissetmeyeceğimiz bir ritimle, sessiz gürültülerle işliyor.

***

Bu işleyiş birbirine ve onları şekillendiren politik sistemlere bağlanan; birbirini yeniden üreten politik gruplar yaratıyor.

Milliyetçilik, ayrımcılık, ırkçılık, faşizm gibi.

Emek, ortaklaşa yaşamak, mazlumluk gibi kavramların taraftarları, yukarıdakiler gibi mevcut düzenin olanaklarıyla değil de bu olanaklara karşı örgütlenmeye çalıştıkları için ortak yanları da daha çok yukarıdaki benzeşenlerin saldırı zamanlarında görünür oluyor.

Bu da aslında bu dünyayı etkileyecek ortak yanlarının hak ettiği merhaleye gelmediğini düşündürüyor.

Bertolt Brecht’i izleyerek özetlersem: İyiler iyi oldukları için değil, örgütsüz ve zayıf oldukları için faşizm, ayrımcılık, cinsiyetçilik gibi insan icatlarının ortak pek çok noktasını unutup unutup yeniden öğreniyor… Çünkü, iyiler, masumlar zayıf olduğu için yenilmemiş hissetse bile her gün yeniliyor…

Faşizm, Irkçılık, ayrımcılık her şeyden önce birbirlerinden doğuyor; yaşayabildikleri topraklarda handiyse ara vermeden birbirlerini büyütüyorlar. Bir diğer benzeşenleri de doğup nüfuz edebildikleri coğrafyalarda kolayca silinmiyor olmalarıdır. Uyuyor, yokmuş gibi yapıyor- lakin neredeyse silinemiyor. Faşizmi iliklerine kadar yaşamış Avrupa’nın pek çok ülkesi günümüzde de bunu görebileceğimiz birer laboratuvar gibidir…

***

Çok insanın ve ailenin yaşamı, çok sanatçının gençliği ve eserleri faşizmin, ırkçılık ve ayrımcılığın acıyla, ölümler ve iteklemelerle doldurduğu birer Günlük gibidir.

Belarus lehçesindeki söylenişiyle Moishe Zakharovich Shagal bunlardan biridir, desem isim, erbabı olmayanlar için pek de bir şey ifade etmez.

Fakat,  Marc Chagall desem durum epeyce değişir.

En azından bir kısmımızın aklına gökyüzünde sarılıp uyuyan aşıklar, horozlara, keçilere binip kaçmayı ya da kavuşmayı hayal eden sevdalılar, düşsel çiçek öbeklerinde, yer çekimine inat edercesine göklerde, çatılarda sevişip uyuyakalmış çiftler gelebilir.

***

WAR, 1964 – 1966 – Marc Chagall

Şimdi onun başka bir tablosuna bakarak, bugünkü savaşın coğrafyasını yeniden düşünüyorum. Günümüz için savaşın handiyse basit bir tasviri duruyor karşımızda. Günümüz için basit çünkü; sinema, kitle iletişim araçları bunun katmerlisini, ayrıntılarıyla günün her anı gösteriyor…

Bir köy var arkada. Büyük mü küçük mü olduğunu yananlara bakarak söylemek zor. Yangının dilleriyle, dehşetiyle çırılçıplak bıraktığı ve yakaladığı insan mahşeri bize bakıyor. Ancak yola düşmüş olanlar, savaşlardan arta kalabilen ezeli ve ebedi kurbanlardan söz açmamıza olanak veriyor.

Yoksullar.

Sefil bir araba, sürüklenen kılıksız insancıklar. Ölülerine son bir kez bakabilmek, dokunabilmek için yolun kıyısında durakalmış olanlar… Ata benzeyen hayvanın üzerinde ağlayarak sevdiklerini arayanlar…

Chagall, 2. Dünya Savaşı’nda yakılıp yıkılan küçük yerleşimleri ya da Vitebsk’i temsil edebilecek bir yeri canlandırmış aklının derinlerinde.

***

Ressam bugün Ukrayna Rus Savaşı’nın bir parçası olan Belarus’ta, Vitebsk kenti yakınlarındaki Liozno’da, 7 Temmuz 1887’de doğdu. O zamanki Rus İmparatorluğu’na bağlı Beyaz Rusya’nın bir parçası olan Vitebsk, nüfusunun yarısı Yahudi olan küçük bir kasabaydı.

Chagall da balık ticareti yapan küçük esnaf Yahudi bir ailenin çocuğudur.

Chagall, 1906’da, bir yerel ressam olan Yehuda Pen’in yanında resme başladı. 1907’de Peterburg’a taşındı. Ne ki, Petersburg o yıllarda Yahudilerin ancak özel izinle kalabildikleri bir kenttir. Bu, bir halk için hiç de kolay değildir.

Zaten Yahudi nüfusun büyük çoğunluğu da Moskova’yı, Petersburg’u terk etmiştir. Buna rağmen Chagall 1910 yılına kadar kalabilmiş… Dahası aileyi ziyarete gidip gelişlerinde Bella’ya âşık olmuş…

1910’da hem Yahudilere fena muameleden bezdiği için hem de başka sanat çevreleriyle tanışmak umuduyla Paris’e taşındı. Ancak Paris’te çok kalamadı.  Chagall, güzel bir çocukluk geçirdiği kır-kasaba karışımı yaşamı özlemek, Fransızca bilmediği için, kapsayıcı bir çevre bulamamak gibi nedenlerle Vitebsk’e döndü.

***

Savaş tablosu, bir coğrafyayı açık seçik betimlemiyor. Ancak dünyanın bir kasabasıyla, dünyanın başına gelenleri düşündürebiliyor.

Bugün, Ukrayna ya da Belarus dünyanın küçük bir köyünden başka nedir ki?

Kompozisyon apokaliptik (kutsal kitaplardan günümüz distopya sanatına gelen son felaket) manzaralarını akla getiriyor. Karakterler, Exodus’a (Tevrat’ta ve İncil’de anılan Mısır’dan Çıkış) atıfta bulunuyor.

Sağ üstte haç ve İsa’yı çağrıştıran görünüm belki de ressamın zihin dünyasına işlemiş olanların en önemli sembolü gibi. Biraz dikkatli bakınca oradaki “şeytani” figür İsa’yı da haçı da siliyor. Ancak öte yandan hem İsa’yı hem haçı; Hristiyanlığın tarihine sine sine büyümüş ıstırabı sabitliyor.

Yahudi soykırımı dahil, faşizmin bütün cinayetleriyle bir anlamda uyum içinde yaşamış 2. Dünya Savaşı döneminin kiliselerine egemen olanın, inanmış Hristiyan kılığını da kılıkları arasına ekleyenlerin zalimliklerini yeniden düşündürüyor o kesit.

Onun hemen dibinde kurtulmuş mu; yoksa bambaşka yeni ölümlere mi gideceklerini bilemezcesine yakarır, dua eder gibi dalgalanan figürler var.

Chagall’ın tablosundaki bütün içiçelikler, kıyıcılık zamanlarında kimin, kimin kelamını ve kılıklarını kullandığını anlamanın zorluklarını döndürüyor akılda. Örneğin, Tevrat’ın ve İncil’in ortak öyküsü olan Exodus’u bir de bu kıyamet burgaçlarıyla düşünmeli desem, çok mu büyütmüş olurum?

***

Bolşeviklerin 17 Ekim Sosyalist Devrimi, Paris’te kendi yurduna dönmüş olan ressamın gençliğinin büyük dönemeci oldu. Chagall, Ekim Devrimi’nde karınca kararınca aktif rol alanlardan biridir. Sosyalizm teorisi, Chagall’ın ruhani dünyasını da ressamlık yaşamını da yakından ilgilendirmektedir. Sovyet Kültür Bakanlığı, ressama Vitebsk bölgesinden sorumluluk verdi. Chagall, Vitebsk Modern Sanatlar Müzesi ve Sanat Okulu’nu kurulmasına ön ayak odu.

Gelgelelim Moskova, Petersburg gibi büyük kentlerinde sanatını yapabilmesinin koşulları pek de açık değildir.

Ressamın Yahudi hislerinden uzaklaşmaması; tablolarında Doğu Avrupa’nın ve kendi ülkesindeki Yahudi efsanelerinin, dualarının, sevme biçimlerinin iç içe geçmesi sanat dünyasına hâkim olan bürokratların pek de hoşuna gitmiyordu anlaşılan. Onları güzel bulanlar olabilirlerdi ama Yahudiceydi işte!

Bu çok tartışılan politik olgu sosyalist devrimin teorisinde çözülmüş olsa da pratik yaşamın teoriye erişmesi, teorinin, onu kullanması gereken doğru ellere geçmesi, gündelik yaşama nüfuz etmesi daima zaman alır. Chagall’ın yaşamının bu kesiti de ayrımcılığın bürokrasi içinde içten içe işlediğini düşündürüyor.

Chagall sosyalizmin ülkesinden ayrılıp yeniden Paris’e taşındı.

***

Fakat egemenlerin krizleri durmuyordu. 2. Dünya Savaşı’nın baş aktörü Hitler faşizmi Avrupa’yı ölüme gark ediyordu. 1941’de Nazi zulmünün etki alanına giren Paris de Yahudi damgası taşıyan Chagall için yaşanamaz oldu. Tehlikeli serüvenlerden geçerek ailesiyle birlikte New York’a taşındı.

***

Belarus ve çevresi bugünkü savaşta, Rus tarafında gösteriliyor. Aslında, doğrusu Putin diktası zorunlu olarak buradaki özerklikleri tanıdığını ilan ediyor. Zira, Putin bu özerk bölgelerde sosyalizme meyletmenin yükseldiğini bile bile bu özerklikleri tanıyor; çünkü buna zorunlu. Aynı Putin, yeryüzünde “nükleer savaşı da göze aldıklarını” ilan ediyor; bunu, basit bir mahalle kavgasından söz eder gibi dillendiriyor.

Dünya ne Ukraynalı ne de Belaruslu sosyalistlerin sesini duyabiliyor.

Fakat neresinden bakarsak bakalım Chagall’ın  tablosundaki bu topraklar yeniden kıyametin tam içindedir.

Bu savaşın da ekonomik açgözlülükle, güçle, emperyalist hakimiyet ilişkileriyle bağıntısını görmemek için akıldan yaya olmak gerek… Üstelik o bölgelerde yıllardır bombalamalar patlıyor, tedhişler oluyor, “düşük yoğunluklu” denen çatışmalar aralıklarla sürüyor.

Şimdi Ukrayna’nın işgalinin değerlendirildiği çok yerde, “Ukrayna’da bir Neonazi yükselişten” söz ediliyor. 2014’te ABD destekli Renkli Devrim olayları anımsatılarak “insanları binalarda diri diri yakan ve bunun hesabını vermeyecek kadar pervasız Neonaziler var” deniyor.

Lakin, Ukrayna Cumhurbaşkanı komedyen Volodimir Oleksandroviç Zelenski, bir Yahudi….

Chagall’ın Savaş tablosunun Yahudi ve Hristiyan göndermelerini yeniden anımsarsak kimin, kimin kıyafetini giydiğini anlamak hayli zor.

Bugünün yaygın medyası kimin, kime ait sayılan hangi kılığı giydiğine ilişkin sorulara yanıt bulmamızın imkânı olmaktan çok imkansızlığı oluyor.

Toplumların büyük çoğunluğuna etki eden bu belirsizlik, rastlantısal değildir. Egemen güçlerin örgütlediği bir belirsizliktir.

Bu nedenle de öğrenci, doktor, öğretmen, işçi, balıkçı ya da ressamı, müzisyeniyle cümle sanatçısıyla silahsız halklar, bütün kültürel dokusuyla Ukrayna kentleri, limanları bombaların, füzelerin “insafına” teslim…

Çünkü barış isteyen iyi insanlar örgütsüz ve zayıf.

   ***

ABD’den Fransa’ya, İngiltere’den Kudüs’e pek çok kilisenin ve Sinagog’un mimarisinde Chagall’ın vitraylarını, eserlerini görebiliriz.

Savaş, Beyaz Çarmıh, İsa’nın ıstırapları gibi eziyeti ve zulmü gösterdiği tabloları için: “böyle bir sanatçıdan bunlar nasıl çıkmış,” sorusu sıkça duyuluyor. Zira o mavinin, pembenin, incenin ressamı olarak akıllara kazınmıştır.

Diğer dehşet çağrışımlı tablolarını ayrıca irdelemek gerekir ancak Savaş tablosu, bütün öteki özellikleriyle birlikte Chagall’ın pek çok tablosundaki bir başka olgunun da anahtarıdır:

Bu tabloyu ressam 1964-66 gibi görece de olsa barışım hâkim olduğu bir dönemde yapmış,

Bir sanatçının, barış zamanı bunları düşünmesi, renklere, ışığa büründürmesi içten içe işleyen bir yaranın, kederin varlığını söylemez mi?

Anahtar kavramını biraz daha açarsak, yolumuz, Chagall’ın o harikulade sevişmeleri, kavuşmaları, kaçışları gösteren aşk tablolarında, neredeyse “daima var” dedirten o ince hüzne varır.

O mavi, açık parıltılarda dolanan yüzlerde, kaygının somurtuşu belli belirsizdir ama hep vardır. O tablolara baktıkça ben, bu ince kederde ayrımcılığa uğramış, soykırımı görmüş bir sanatçıdaki yaraların sessizce ama durmaksızın işlemesinin büyük payı olduğunu düşünmeden edemem…

Faşizmin, ırkçılığın, milliyetçiliğin, ayrımcılığın bir ortak noktası daha var: Çıkarlarına geldiğinde karşıtlarının renklerine bürünebiliyorlar. Din alıp satan, terörü varlık güvencesi sayan biri karşınıza bazen öyle bir demokrat olarak çıkıyor ki örneğin, değme sosyalistleri utandırabiliyor. Aşağıya itildiğinde sosyalistlerin söylemiyle çıkış arayan Mussolini ülkesine on yıllarca kan kusturmayı başarabiliyor.

Chagall’ın, Savaş tablosu günümüzün görsel bombardımanı karşısında “cılız” sayılır belki, ancak zalimliğin türlü donların düşündürmek bakımından olağanüstüdür…

Sıradışı Bir Deneyim: Astro-Turizm

 

SIRADIŞI BİR DENEYİM: ASTRO-TURİZM

Ahmet ÖZKARAKAYA
Anadolu Üniversitesi, Turizm İşletmeciliği ABD, Doktora Öğrencisi

Bazı insanlar gökyüzüne her zaman meraklı olmuşlardır. Aslında çok eski zamanlarda bu bir gereklilikti. Çünkü uygarlıklar ekim ve hasat zamanlarını, özel günleri, mevsimleri, gelgitleri ve daha birçok şeyi gökyüzünü inceleyerek, yıldızlara bakarak belirliyorlardı. Günümüzde ise bu ya bir meslek ya da bir hobi haline gelmiştir. İnsanlar yeni hobilere, buna bağlı olarak da hobilerini gerçekleştirebilecekleri alternatif turizm türlerine yönelmektedirler. Bu çerçevede, astro-turizm gibi bazı terimler hayatımıza girmiştir. Astro-turizm bir niş turizm çeşidi olarak son dönemlerde dünyada popüler hale gelmeye başlamıştır.

ASTRO-TURİZM

Astro-turizm denilince akıllarda uzaya seyahat, Mars’ta tatil yapmak gibi aktiviteler canlanıyor olabilir. Ancak astro-turizm, en azından günümüzde, bu değildir. Uluslararası Karanlık Gökyüzü Derneği’nde (International Dark-Sky Association) kamu politikası eski direktörü olan John Barentine astro-turizmi şöyle tanımlamıştır: Astro-turizm karanlık gökyüzünü izlemeyi, gözlemevleri, bilim merkezleri gibi astronomi ile ilgili tesisleri ziyaret etmeyi içeren bir turizm faaliyetidir. Astro-turizm bu faaliyetleri ziyaretçi deneyimini de içeren doğa ile etkileşimin olduğu daha geniş bir ekoturizm anlayışıyla birleştirir (New York Times, 2018).

Kırsal turizm faaliyetleriyle birleştirildiğinde astro-turizmde asıl önemli olan gökyüzünü gözlemleyebilmektir. Gökyüzü çıplak gözle gözlemlenebileceği gibi fotoğraf makinesi, teleskop gibi çeşitli ekipmanlar kullanılarak da gözlemlenebilir. Gökyüzünü gözlemleyebilmek için de belirli koşulların sağlanması gerekir. Örneğin; gökyüzünün açık olması gerekir, bulutlu havalarda gökyüzü gözlemi yapılamaz. Rüzgâr, rakım, toz vb. koşullar da gözlem yapmayı etkileyecek diğer faktörlerden bazılarıdır. En önemli faktörlerden biri ise ışık kirliliğidir. Dolayısıyla şehirden, şehir ışıklarından uzaklaştıkça daha kaliteli gözlemler yapılabilir. Bu durum da astro-turizmi kırsal alanlara yönlendirmektedir.

ASTRO-FOTOĞRAF

İnsanlar her zaman önemli olayları, eğlendikleri zamanları, geçirdikleri güzel günleri ölümsüzleştirmek isterler. Anı ölümsüzleştirmenin yollarından biri de fotoğraftır. Profesyonel olsun ya da olmasın herkes ömründe mutlaka fotoğraf çekmiştir. Astronomiye meraklı insanların ölümsüzleştirmek istedikleri şey ise gökyüzü ile ilgili deneyimleridir. Bu sayede astro-fotoğraf nispeten yeni bir kavram olarak hayatımıza girmiştir. Astro-fotoğraf gök cisimlerinin (gezegenler, yıldızlar, ay, nebulalar, galaksiler vb.) çeşitli teknikler kullanılarak fotoğraflanmasıdır. Fotoğrafları çekebilmek için belirli ekipmanlara ihtiyaç vardır. Astro-fotoğraflar teleskopla çekilebileceği gibi sadece fotoğraf makinesiyle de çekilebilmektedir. Bu ekipmanlar pahalı ekipmanlardır ve bu durum astro-turizmi lüks bir turizm çeşidi yapmaktadır. Ayrıca, örneğin bir sokak fotoğrafı anlık çekilebilirken, bir astro-fotoğrafın çekilmesi saatler, hatta günler alabilir. Astro-fotoğraf ve astro-fotoğrafçılığın bu iki yönünü turizm açısından avantaj kabul edilebilir. Turizm faaliyetine katılacak olan turistlerin gelir düzeyleri genellikle yüksek olacak, dolayısıyla turist olarak daha fazla para harcama eğiliminde olacaklardır. Ayrıca astro-fotoğraf daha uzun sürelerde çekildiği için turistlerin konaklama süreleri artacaktır. Örneğin, Halter Bulutsusu (Dumbbell Nebula) astro-fotoğrafçı Murat SANA tarafından teleskop ve kamera yardımıyla çekilmiştir (Görsel 1). Bu fotoğrafın çekim süresi yaklaşık 26 saattir. Sadece geceleri çekim yapıldığı için fotoğrafın çekimi toplamda 5 gün sürmüştür. Dolayısıyla bu da fotoğrafçının tek bir fotoğraf için 5 gece bir yerde konaklamasını gerektirmektedir. Bu durumu turizm açısından avantaja çevirmek için astronomi festivalleri düzenlenebilir.

Görsel 1: Halter Bulutsusu / Fotoğrafçı: Murat SANA

ASTRO-TURİZM ETKİNLİKLERİ

 Şehir ışıklarından uzak, astro-turizm açısından gerekli koşulları sağlayan bir köyde astronomi festivali planlanabilir. Günübirlik olmayan bir festival yapılabilmesi için festivalin yapılacağı yerde konaklama imkânlarının sağlanması gerekir. Bu durumda konaklama, festivalin yapılacağı yerde bir kamp alanı kurulması (Görsel 2) yerel halkın kabul etmesi durumunda, kendi evlerini turistlere açmaları olmak üzere iki şekilde sağlanabilir. Evinin bir odasının pansiyon olarak kullanılmasına izin veren köy sakini buradan gelir elde edebilir. Köy halkının astro-turizmden gelir elde etmesinin başka bir yolu da yöresel yemeklerdir. Festival katılımcılarının yemek ihtiyacı köy halkının hazırladığı yöresel yemeklerle karşılanabilir.

Görsel 2: Assos / Fotoğrafçı: Murat SANA

Astro-fotoğrafçılar Güneş fotoğrafı (Görsel 3) çekmeyeceklerse fotoğraflarını gece çekmek zorundadırlar. Dolayısıyla sabahları farklı etkinlikler düzenlenebilir. Turistler köyü gezip, köyde vakit geçirebilirler. Tabii bunun için köyün de planlanması, turizm açısından en azından asgari seviyeye getirilmesi gereklidir. Köy çevresinde alternatif turizm imkânları mevcutsa turistler gündüzleri bu imkânlardan da faydalanmak isteyebilirler. Yakın çevredeki turistik mekânlara turlar düzenlenebilir. Böylece turistlerin gündüzleri yapabileceği etkinlikler çeşitlendirilmiş olur. Festivale yalnızca profesyonel astro-fotoğrafçılar katılmayacaktır. Amatör fotoğrafçılar ya da astronomiye, gökyüzüne meraklı insanlar da festivale katılabilirler. Dolayısıyla bu katılımcılara astronomi ve astro-fotoğrafçılık konusunda eğitimler verilebilir. Uzman kişilerin katılacağı konferanslar düzenlenebilir. Ayrıca festival sırasında köydeki ve civar illerdeki çocuklar/öğrenciler için gözlem etkinlikleri düzenlenebilir. Astronomiyle ilgili etkinliklerin dışında bölge halkının ve çevre illerden gelen ziyaretçilerin katılabileceği açık hava etkinlikleri ve kampçılık faaliyetleri düzenlenebilir.

Görsel 3: Güneş / Fotoğrafçı: Murat SANA

Dünyada birçok astro-turizm ve astro-fotoğrafçılık etkinlikleri yapılmaktadır. Türkiye hem konumu açısından hem de ışık kirliliği (Görsel 4-5) açısından çoğu Avrupa ülkesinden avantajlı olmasına rağmen astro-turizm etkinlikleri açısından yetersizdir. Aşağıdaki görsellerde koyu bölgeler ışık kirliliğinin az olduğu bölgeleri göstermektedir. Işık kirliliği arttıkça bölgedeki renk sırasıyla yeşile, sarıya ve kırmızıya dönmektedir.

Görsel 4: Avrupa Işık Kirliliği Haritası (Kaynak: https://www.lightpollutionmap.info)

Görsel 5: Türkiye Işık Kirliliği Haritası (Kaynak: https://www.lightpollutionmap.info)

ASTRO-TURİZMİN SAĞLAYACAĞI FAYDALAR

Festivallerin ve etkinliklerin yapılması köye birçok avantaj sağlar. En önemli avantajlardan biri turizm faaliyetlerinin gerçekleştirilebilmesi için köyün planlanmasıdır. Bu planlama köyün bütününü kapsar. Planlamada mekânsal analizler yapılır ve analizlere göre sokaklar, evler, köy meydanı, köydeki dükkânlar, parklar, bahçeler düzenlenir. Astro-turizm faaliyetlerinin yapılabilmesi için köyün ışık kirliliğinden arındırılması gerekir. Köyün ışık kirliliğinden arındırılması hem köy halkı için elektrik tasarrufu sağlar hem de köy “Işıksız Alan” olarak tescillenerek ulusal / uluslararası düzeyde imaj kazanır. Bu sayede köyün tanınırlığı artar. Köyün ışık kirliliğinden arındırılması temiz bir gökyüzü demektir. Bu da yurtdışında yaygın olarak düzenlenen stargazing (gökyüzündeki yıldızlar, gezegenler gibi gök cisimlerine bakma etkinliği) turlarının yapılmasına olanak sağlar. Köyün tanınırlığının artması yakın çevredeki diğer köyleri de turizm ve planlama konusunda teşvik eder. Böylece hem bütün bölge kırsal turizme kazandırılmış olur, hem de bölgenin gelişmişlik düzeyi ve bölge halkının geliri artar.

DÜNYADAN VE TÜRKİYE’DEN ASTRO-TURİZM TESİSLERİ VE ETKİNLİKLERİ

Astronomiye, fotoğrafçılığa merakı olan insanlar dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan astro-turizm tesislerine ve düzenlenen etkinliklere oldukça fazla ilgi göstermektedir. Bu tesisler ve etkinliklerden bazıları şunlardır:

  • e-EyE / İspanya

İspanya’nın Badajoz şehrinde bulunan e-EyE, astro-turizm ve astro-fotoğrafçılık olanakları sağlayacak şekilde kurulmuş bir konaklama tesisidir. Tesis aynı zamanda teleskoplara uzaktan erişim için imkân sağlayacak şekilde açılabilir tavanlı oda da kiralamaktadır.

Görsel 6: e-Eye Tesisinden bir Görüntü (Kaynak: https://www.e-eye.es/en/e-eye-en/)

Görsel 7: e-Eye Tesisinde Stargazing Etkinliği (Kaynak: https://www.e-eye.es/en/e-eye-en/)

  • Hacienda Los Andes / Şili

Norte Chico – Hurtado Nehri vadisinde, turist rotalarından uzakta, saf vahşi doğa ve And Dağları ile çevrili bölgede bulunan tesis astro-turizme imkân sağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Tesiste astro-fotoğraf ve gece gökyüzü turları etkinlikleri yapılmaktadır.

Görsel 8: Hacienda Los Andes Tesisinden bir Görüntü (Kaynak: http://www.haciendalosandes.com/en/astronomy.html)

  • Hakos – Astro Guest Farm / Namibia

Farm Hakos, 2000 metre yüksekliğindeki Hakos Sıradağlarının hakim olduğu, Orta Yaylalar ile Namib Çölü arasındaki dağlık arazide yer almaktadır. Hakos’ta konaklama tesisine ek olarak, Vehrenberg, Henning ve Rock olmak üzere 3 gözlemevi bulunmaktadır.

Görsel 9: Hakos – Astro Guest Farm Tesisinden bir Görüntü (Kaynak: https://www.hakos-astrofarm.com/en/)

  • Hotel Ranga / İzlanda

Hotel Ranga lüks bir kır oteli ve Güney İzlanda’daki tek 4 yıldızlı tesistir. Modern bir tesisin tüm olanak ve hizmetlerini ve daha fazlasını sunar. Hella ve Hvolsvöllur kasabaları arasında, Reykjavik’e arabayla yaklaşık bir saatlik mesafede bulunan otel, Güney İzlanda’nın panoramik manzarasının tam ortasında, ana yolun hemen dışında yer almaktadır.

Görsel 10: Hotel Ranga Tesisinden bir Görüntü (Kaynak: https://hotelranga.is)

  • SAAO – Güney Afrika Astronomi Gözlemevi

Sutherland kasabasında bulunan bir gözlem alanıdır. 2015-2018 yılları arasında, gözlemevi düzenlediği çeşitli faaliyetler ve astronomi etkinlikleri ile Sutherland’e toplam 50.000’den fazla ziyaretçi çekmeyi başarmıştır. (Website: https://www.saao.ac.za)

  • Dark Sky Alqueva

Portekiz’de bulunan Dark Sky Alqueva çeşitli astronomi ve alternatif turizm etkinlikleri düzenleyen bir tesistir. 

Görsel 11: Dark Sky Alqueva Tesisinden bir Görüntü / Fotoğraf: Miguel Claro (Kaynak: https://darkskyalqueva.com/en/)

  • Bryce Canyon Astronomy Festival – UTAH

Utah’ta her yıl Bryce Kanyonu Ulusal Parkı’nda astronomi festivalleri düzenlenmektedir. 2021 yılında yapılan festival 4 gün sürmüştür. Bu festivalde gündüz ve gece çeşitli astronomi temalı etkinlik ve programlar yapılmıştır.

Görsel 12: Bryce Kanyonu Astronomi Festival Afişi (Kaynak: https://www.nps.gov/brca/planyourvisit/astrofest.htm)

  • The Observatory Science Centre – LONDRA

Her yıl Londra’da yapılan festivallerde katılımcılara teleskop, gözlemevi turları gibi çeşitli aktiviteler ve astronomi dersleri sunulmaktadır. (Website: https://www.the-observatory.org/astronomy-festivals)

  • International Astronomical Union

Neredeyse dünyanın bütün ülkelerinde festivaller düzenleyen ve çeşitli projeler gerçekleştiren çok uluslu bir birliktir. (Website: https://www.iau-100.org)

  • TÜBİTAK – Uluslar arası Gözlem Şenliği

TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG) tarafından 22 yıldır Antalya’da düzenlenen gözlem şenliğidir. 2014 yılında 452 kişi,  2016 yılında 289 kişi, 2017 yılında 350 kişi, 2018 yılında 347 kişi katılmıştır. Şenliklere katılımlar başvuru formuyla yapılıp kura yoluyla seçilmektedir. Senelik başvuru sayısı ortalama 3000 civarındadır.

Görsel 13: TÜBİTAK 22. Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği (Kaynak: https://senlik.tug.tubitak.gov.tr)

  • Isparta – Yenişarbademli Gözlem Şenliği

3 yıldır Dedegöl Dağı eteğinde Melikler Yaylası’nda yapılan gözlem şenliğidir. 2019 yılında yapılan etkinliğe 2000 kişi katılmıştır. (Website: https://www.facebook .com/groups/gozlemetkinlikleri)

  • Ankara Astronomi Topluluğu Etkinlikleri

Amatör ve profesyonel astro-fotoğrafçıların oluşturduğu Ankara Astronomi Topluluğu her yıl Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde etkinlikler düzenlemektedir. Bu etkinliklere ortalama 200 kişi katılmaktadır. (Website: https://astronomidefteri.com)

Astro-turizmin ve astronomi festivallerinin Türkiye’de de dünyanın geri kalanında olduğu gibi gelişmesi dileğiyle…

 

KAYNAKÇA

https://www.nytimes.com/2018/09/03/travel/stargazing-trips.html